29 Haziran 2008 Pazar

Tecrübe

Yaşanan bir şeye bir anlam vermek ve onu hazfızada muhafaza(edecek kadar önemseyerek) etmektir. İlla anlam zihinsel bir çözümlemede olmayabilir, bir his/duyu da bir tecrübe olabilir, çocuğun elini sobada yakması, bir daha dokunmaması gibi

20 Haziran 2008 Cuma

Dostluk

Kimin dostumuz, kimin arkadaşımız olduğunu biliriz ama neden onu dost kabul ettiğimizi tarif etmekte zorlanırız.

Dostu tarif etmek zor.

Onu her türlü çıkardan arındırmış bir arkadaş olarak tanımlaya kalktığımızda bu zaten normal bir arkadaşlığın asgarisi. İnsan çıkar için iş kurar, ticaret yapar.

Bazan ortak bir geçmiş, sınanmışlıklar sonucunda dostluk ortaya çıkar. Bazen bir kaç günde, bir kaç sohbette.

Sizi yağmurda kapı önünde bekletsede imkanı olsa kapıyı açacağına inandırmış olmalı.
Yada size kızsa bile haklı olabileceğini, yada haklı olmasa bile, kızsanız bile genede onu kırmağa üzüleceğiniz, bunu da görmeyeyim diyebileceğiniz biri.

Bir dostlukta güven vardır, vefa vardır ama sırf bunların varlığı dostluk kurulmasına kafimidir? Dostluk tanımı için bundan fazla bir şey olması lazım. Hatta zorlanıldığında dostların birbirlerine güven duymadan da dost olabileciğini kabul edebilirz belki. Herkes tarafından laf taşıdığı bilinen kimselerin bile dostu , dostları olabilir.

Dışardan bakıldığında tek tarafın daha verici olduğu görünen dostluklarda vardır. Bir tarafın devamlı verici olduğu; verci olanını bunu ; bir sömürülme hissinden , vefa duygusundan ziyade; karşındaki ile birlikte bir birlik olabilme hali olarak kabul edebilir. Belkide temelde dostluk, bir kendini unutuş ile beraber, birlikte hissedebilme, birlik olabilmedir.

Dostluğun bir diğer özelliği, belli bir zamana sıkışmaması, her zaman kaldığı yerden devam etmesidir. Bu birlik halinin her zaman tekrar tecrübe edilebileceğine duyulan inançtan doğuyor olabilir. Kendini karşındaki ile tecrübe edebilme, açabilme, kendine unutma ve huzur içinde karşındakine dikkat kesilme.



Düzeltilecek, üzerinde düşünülecek

19 Haziran 2008 Perşembe

sabah

hastalıklı bir gecenin sabahına uyanmış gibiyim

terli, yorgun, biraz sersem ama hafiflemiş

geride kalmış sıkıntılar


perdeler kapalı olsada biliyorum

güneş doğmuş, birazdan çorba gelecek

gözümü açtığımda fısıltılar, şükre dönüşecek

11 Haziran 2008 Çarşamba

Gölge

Denk değildir, olmayacaktır, talihi dönmeyecektir. Sınırını bilir, haddinide. Mecnunun derdi fakirliktir belki, talihin ters dönmesi ihtimali vardır. Burda ise kader sınırı çizmiştir, umursamaz. Bir beklentisi yoktur.

Ab-ı hayatı içer güzel insan, yarin elinden, ya bu ona yeter. Bu andır onun hayatının hükmünü veren. Yakında olmak, yakınında olmak, yakıyn olmaktır artık. Leyladır onun için bedenlenen, vardır ya yeter. Bir gölgedir artık, gölgesidir, hep bir adım geride ve yeryüzü cenettinin bedelini canıyla ödemeye hazır.

Su


Ekonomi kitapları sorar

Bir bardak su mu kıymetli

Elmas mı diye?

Netice su dur.

Mantık su der

İç parçalayıcı

Bana su verdi

Diyenin sevinicini bilmeden, bilemeden

İnsan kötü ve bencil mi?

Kapıp koyveren, olduğu gibi akan, kokmayan, bulaşmayan insan mı? evet bu da insan

Çaba sarfeden, pişman olan, sorumluluk alan mı insan ?

Acı, evet hep var ve olacak; çile mi, rahmet mi yada çile rahmet mi zor soru, ateşin içinden geçene bakıp da cevap vermek doğru sanırım ; ne hale gelmiş, nerde karar kılmış

Hatalarıyla sevaplarıyla insan ne hepten iyi, ne de hepten kötü

Çaba sarfedeni var , pişman olabilleni, koyverip gideni

Hep hata arayanı var, hatayı kendide arayanı var, tamir etmeye gönül almaya çalışanı var


.