29 Ekim 2008 Çarşamba

Bağlanma ?

Ötekine duyulan ilgi, zihni meşguliyetle duyulan, kendini unutmaktan öte bir ihtiyaç olmak durumunda galiba. Ötekine duyulan ilgi, zihni meşguliyet kin ve nefret takıntısı , bir vesvese de olabilir. Kinle, nefretle ötekine bağlanan insan her daim huzursuzdur. Çiçek beslemeye, akvaryumda balık yetiştirmeye, bir çocuk büyütmeye yönelmiş ilgi, (zihni meşguliyet aynı zamanda) korumayı, kollamayı içerir içinde. Ötekine , bir yatalak yavrusuna kanat germiş bir anne içinde insaniyetini yaşar.Yatalak anne için midir? Anne , yatalak evlat için midir? sorusu ,- zorunluluğu dışarda bırakırsak - manasını yitirir.


galiba :)

23 Ekim 2008 Perşembe

Sıradanlık

İç içe geçmiş sıradan dişliler olmaktan bizi ne kurtaracak? Yaptığımızı şevkle yapmak sanırım

21 Ekim 2008 Salı

Astroloji ve tasavvuf

Son günlerde gittikçe karşımıza daha fazla çıkan bir konu var. Astroljiyle, tasavvufu birlikte anmak.

Gelecekten haber vermek üzerine , fal üzerine Kuran-ı Kerimde bütün kapılar kapatıldığı, bu konuyla uğraşanlar kınandığı halde bu konuların tekrar canlanması üzerinde durmak lazım.

Astroloji yeryünden gözlemlendiğinde birbirine yakınmış gibi duran yıldızların bir takım yıldız olarak kabul edildiği, bu kabulden oluşan burçlardan, takım yıldızlardan bahsediyor. Esasen birbirlerine mesafeleri oldukça fazla olan bu yıldızlar, dünyadan da ışık yılları kadar uzaktalar. İşte astroloji bu çok uzak takım yıldılarının, burçların insan hayatında bir şekilde etkili olduğu iddiasında, insanın kaderinı belirlerdiğini, dünyada olacak olan olayları etkilediğine inanmakta.

Nil deltasının ne zaman taşdığının etrafında yaşayanlar için bir önemi vardır. Eğer gökyüzü hareketleriyle Nilin taşması arasında bir bağıntı bulunduysa bu tamamen istatistiki bir bilgidir. Takvim olarak gökyüzünün kullanılması sonucu bir elde edilmiş istatistiki bir bilgi.

Muhtemelen burçlara duyulan bu ilgi, çok eskilerde, tabiat olaylarını anlamada, ekim dikim zamanlarını tespitte bir takvime duyulan ihtiyacından kaynaklanmıştır.

Astronomi ile astrolojinin henüz ayrılmadığı , terminolojilerinin ortak olduğu bir dönemi düşünmeye çalışıyoruz. Gökyüzünden , gök cisimlerinden her bahsi geçtiğinde astrolojiye kanıt olarak almak üzerinde düşünmek lazım. Hele bunların çoğunun ehline verilen remizler olduğunu düşünürsek.

Okuduklarımızdan anlayabildiğimiz kadarıyla, tasavvuf bir hal bilgisidir. Tasavvuf yolunda yürüyenlerin giydikleri elbislerden biride rıza elbisesidir. Onlar için gelecekte olacakları merak etme gibi bir dertleri yoktur, onlar içinde bulundukları anın hakkının vermek isterler sadece.

Geleceği bilmek, bilebilmek , geleceğin bilgisine sahip insan olmak, keramet sahibi insan olmak demek bir yerde. Başkasının bilemediği bilgilere sahip olmayı istemek bir yerde diğer insanlardan üstün olmak ya da gelecek endişesinden kaynaklanır. Tasavvuf mesleğindekilerin üstün insan olmak, gelecek endişesi sahibi olmak gibi dertleri olabileceğini düşünemiyoruz.


devam edecek

12 Ekim 2008 Pazar

Anlamak

Anladığımız şey ne kadar bizimdir? Deneyimlemediğimiz, kullanmadığımız, bizi yeni bir hale götürmeyen şey bizim midir?

Yeni fikirler her zaman dikkat çeker, ilgi uyandırır; tekrarlar ise yeni bir şey söylemiyorsa usandırır.

Yığılan bilgiler hayatın içinde dile gelmedikçe güzel bir sohbet malzemesidr. Bazen ise sohbette dile gelir bizim olurlar.

Bazı bilgiler ise bizde değişiklik yaratır yeni bir hale sebep olurlar ki; bilgiden, anlamadan kasıt bu olsa gerek.

Sadece bilgiler mi? Bazı sesler anlaşılmasa bile bir hal değişikliğine sebep oluyorlarsa, aslında bambaşka şeyler anlatıyor olsalar bile seslendirildiklerinin kokusu bizi diriltiyorsa bu da anlamak değil midir?