29 Eylül 2009 Salı

Sıkı tutun

Evet köklerin delemedi toprağı

Bir rüzgarda sökülüp dağılacak gibisin


Evet çiçek açamadın, tohum veremedin

Belki de beklediğn gibi olmadı tohumun.


Düşlediğin yağmurlar yağmadı

Sert esti rüzgar

Kavurdu güneş

Don vurdu umutlarına


Uzat yapraklarını güneşe yine de

Varsın

Ve tek değilsin talihi yaver gitmemiş



Gökyüzü bir fırtınadan haber verse bile

Yine de sıkı tutun sen toprağa

Cılız yaprakların gölgelesin

Karıncayıda, ağustos böceğinide

Gölgenden sebeplensin yosunlar


Sıkı tutun, sıkı tutun da

Bir alem yeşersin

Sen umut ol umutsuzlara

Umut senin adın olsun

27 Eylül 2009 Pazar

Sonbahar

Demlenen çay, uykunun mağmurluğu
Sonbahar ın loş, solan mahsunluğu

ya da

Demlenen çay, uykunun mağmurluğu
Sonbahar ın uykusuz mahsunluğu

ya da

Kaynayan çay, demlenen yorgun zaman
Sonbahar ın uykusuz mahsunluğu

ya da

Eskimiş bahçemde artık kaybolan
Pervasız akıp, giden yorgun zaman

Demlenen çay, uykunun mahmurluğu
Sonbahar ın loş, solan mahsunluğu
Kuş la rın göç / vak ti nin sus/ kun lu ğu

25 Eylül 2009 Cuma

Merhamet acıma değil

Merhamet acıma ile karıştırlımamalı.

Engellilerin biz acınmak istemiyoruz iş istiyoruz derken kastettikleri merhmamet karşıtlığı değil. Engelli olmayanlarla bir denklik talebi. Yardımla değil emekleriyle geçinme isteği. Bu yardımı red değil, yardımsız ayakta dik durabilmek derdi.

Bugünün dünyasında, sosyal devlet anlayışı içersinde engellilerinde yalnız başlarına yaşayabileceklerinin , bir başkasının desteği olmadan, rahatsız olmayan insanlar gibi onurlu yaşamanın mümkün olduğu herkes tarafından kabul edilir.

Değişen toplumsal bakışlar insanlar arasındaki eşitlik düşüncesini değiştirdi. Kadın erkek, engelli engelsiz ayrımlarında insanların kendi hayatlarını kurabilmeleri devlet tarafından verilmesi gereken birer hak olarak kabul edilir oldu.

Bu gelişme insanların birbirine merhamet duymasına, güçsüze acımasına engel değil ve bu sosyal gelişme insaniyete karşı bir tavırda değil.

Başa dönersek, acıma merhmaetin bir sonucu olabilir ama merhmaetin sonucu sevgide olabilir. Merhametle acıma üstüste oturan kavramlar değil. Biri diğerinin sonucu olabilir ama bu da bir zorunluluk olmayabilir. İnsan çocuğuna , bir yavru kediye merhamet duyabilir ama acıma hissi duymayabilir. Belki merhametsiz ile acımasız birbirine çok yakın kavramlar denebilir.

Merhmamet nedir öyleyse? Esirgeme ve sevmenin toplamı olabilir. Yanlış hatırlamıyorsam Elmalının Bismillahirahmanırrahim in tefsirinde (Fatiha da olabilir) benzer bir ifadesi vardı, yanlış hatırlamıyorsam.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Utancımız - Mersin'de On aylık bebek açlıktan bir deri bir kemik kaldı



Utancımız - görmemişiz

Duymamışız sesini ağlayan İbrahim bebeğin

Dalmışız işe güce, kendimize

Bir deri bir kemik kalmış

Ağlayacak sesi bile kalmamış artık




---

Mersin'de On aylık bebek açlıktan bir deri bir kemik kaldı
Mersin'de 3 aylık hamile Emine Balkar, açlık ve sefaletin kol gezdiği Afrika'da bulunan çocuklar gibi adeta bir deri, bir kemik kalan 3 aylık minik çocuğu İbrahim'i kucağına alarak dileniyor.

MERSİN'de sokaklarda dilencilik yapan 30 yaşındaki Emine Balkar'ın açlıkla boğuşan Afrika ülkelerindeki aç çocuklarının görünümünü andıran 10 aylık oğlu İbrahim, polis tarafından kucağından alınıp ambulansla gönderildiği hastanede tedavi edildi.

Kent merkezindeki işlek caddelerde dilenen 3 aylık hamile Emine Balkar'ın kucağındaki çocuğun aşırı zayıf ve bitkin bir halde olduğunu fark eden bir kişi, durumu polise bildirdi. İhbar üzerine Emine Balkar'ı bulan polis, besinsizlikten iskelet gibi gözüken İbrahim için ambulans çağırdı.
Yaşananlar karşısında şaşkına dönen Balkar, çocuğunun elinden alınacağı korkusuna kapılarak ağlamaya başladı. Kucağındaki minik yavrusunu sağlık ekibine vermek istemeyen genç kadın, aniden fenalaştı. Bunun üzerine sağlık ekibince tansiyonu ölçülen Emine Balkar, gözyaşı dökerek doğduğu günden itibaren açlık ve sefalet içinde bulunan oğluna yardım eli uzanmasını istedi. Sağlık ekibinin sorduğu sorulara güçlükle cevap vermeye çalışan Balkar, daha sonra tedavisi için ambulansa alındı.

Götürüldüğü Toros Devlet Hastanesi'nde 5 saat gözetim altında tutulan İbrahim'in aç ve hasta olduğunu belirten Emine Balkar, “Eşim çöplerde kağıt ve naylon toplayarak geçimimizi sağlamaya çalışıyor. Her zaman iş olmuyor, açlıktan ölmemek için ben de dilenmeye başladım. Başka çarem yok” dedi.

Tedavinin yanı sıra beslenen minik İbrahim, annesi Emine Balkar'a teslim edildi.

http://www.mersinhaber.com/15088-mersin-de-on-aylik-bebek-acliktan-bir-deri-bir-kemik-kaldi.html

6 Eylül 2009 Pazar

Multifonksiyenel hayat

Yeniden


Birbiri ardına geçen günler.


Dağınık düşünceler. Müzik dinlerken yazı yazmak, konser izlerken son dakikaları takip etmek, bilgisayarda iş yaparken gelen mesajlara bakmak, kitap okurken yarın yapılacakları düşünmek vs vs. Mutifonksiyonel hayat; yapılması gereken herşeyi bir arada, birlikte yapmak. Progamların devamlı iptali, değişmesi, başka programlarla birleşmesi, sulanması çoğu kez manasını kaybetmesi. Hayatın akışında kaybolmak.


Hayatın akışına direnmek zor.

Hayat bir fabrika bandınadaki ruhsuzluk içersinde, sürprizler ile karşımızda. Üzerimize yüklediği görevleriyle , sürprizleriyle dağıtığı ruhumuzu toparlamamız için vakit vermemeye kararlı. Çoğu zaman anlık kararları almakla yükümlüyüz. Akla , gönüle soramadan tepki vermek zorunda kalıyoruz. İnsanlıktan nereye ?

Verilipte tutulamayan sözler, dinlemeyen sohbetler, kulak verilemeyen dostlar ile asosyal bir dünya. Hayat herşeyi yapabilecek kadar uzun değil.

5 Eylül 2009 Cumartesi

3 Eylül 2009 Perşembe

Aruz denemeleri

Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
( - . - - ) ( - . - - ) ( - . - )

Kış tı, hep yor/ gun ge çen yıl/lar gi bi

Buz ke sen yok /uş ha yat tan/yol gi bi

Tır ma nır her/ yol cu gay ret/ iç in de ?? arızalı

Tır ma nır he / yol cu in san / se siy le ?? arızalı

Gel bı rak ak/ şam da kop an/rüz ga rı

Sel vi ler den/ ak tı rüz gar / kış gü nü

Buz lu cam ın / ar ka sın dan / gö rü nen

Pus lu şe kil / ler di ge çip / kay bol an ?? arızalı

Es ki ler den / hep ha tır lan / an dı, o

Dost un ay / dın o hep pak / çeh re si

Dün ya nın ağ / ır lı ğın dan / bez di ler

Sey re dal mış/ bul du lar ol /an la rı

Her dü şen yap / rak la sol ar /ak şa mım

Uf ku kap lar/bir kı zıl gün /ün yü zü