525. İnciye yol yoksa hemencecik buğdayı al. O
tarafa yol yoksa bu tarafa at sür.
Zâhir,eğri büğrü uçsa bile sen zâhirine bak. Zâhir, nihayet insanı bâtına götürür.
Her insanın evveli suretten ibarettir. Ondan sonra can gelir ki can, mânevi güzellik, ahlâk güzelliğidir.
Zâhir,eğri büğrü uçsa bile sen zâhirine bak. Zâhir, nihayet insanı bâtına götürür.
Her insanın evveli suretten ibarettir. Ondan sonra can gelir ki can, mânevi güzellik, ahlâk güzelliğidir.
Hz. Pir, bu alıntının sonunda can’ın tanımı için bir anahtar bırakıyor. Onun, manevi
güzellikte, ahlakta aranmasına işaret ediyor. İşin zahirden başladığını da not ediyor.
Ahlakın bize ilk hatırlattığı, iyiyle kötüyü ayırt edebilme, doğruyu bulma, arama. Bu işin “ne”lik kısmı. Ne yapmalı? Fakat sanırım, Hz Pir’in
kastettiği burada kalmıyor. Meselenin bir de “nasıl”lığı var - Nasıl
yapmalı? Burada işin içine öteki ile olan ilişkimiz, onun özeli, kendine özgülüğü de giriyor. Onun, bizim cevabımıza alacağı tavrı hesaba
katarken buluyoruz kendimizi. Ortaya çıkan tavırdan memnun olup olmayacağını düşünüyoruz. Bu mecburen bize bir
davranış seti oluşturma ve bizi bunlardan muhatabımızın tavrına en uygun olanı
seçmeye yöneltiyor. Bu noktada Mead’ın ferdi ben, sosyal ben kavramlarına dönmüş
oluyoruz – kendi kendini (zihni, dili, benliği) inşa ediş. Sonrası bireysel tutumlardan evrensel
formlar çıkarmak.
“Sıkıntıda olan herhangi birine
yardım edebilen kişi, bu evrenselliği insandan çok daha öteye taşıyıp
hissedebilen herhangi bir canlının acı çekmesine müsaade etmeme formuna dönüştürür.
Bu, sıkıntıdayken kendisine yönelebileceğimiz diğer bir forma yönelik olarak
sergilediğimiz tavırdır. Şefkat duygusunda ifadesini bulur. Ailesinden çok
uzakta olan bireylerde yaygındır. Sevgi, insan formunda olmasa bile ebeveynsel
bir yaklaşımı güdüleyen herhangi bir yavru forma yönelik olarak da kendini
gösterir. Küçük şeyler bir tür şefkat duygusu uyandırır. Bunlar, bu tavrın
evrenselliğinin ne kadar geniş olduğunu göstermektedir; hemen hemen her şeyi,
kişinin kişisel bir ilişki kurabileceği her varlığı kapsar. “ sh.295
Niçin burada dolaşıyorum? Bunun üzerine niye düşünüyorum?
Mevleviye'deki insan yetiştirmenin – ki bu bir toplumsal çabadır-
mekanizmalarını anlamak için.
*Zihin, Bellek ve Toplum
1 yorum:
Demek ki salt sevgi bile yetmiyor, şefkat ile birlikte gelmeyince...
Bugün çocuklarım üzerinde bu konuyu düşünüyordum, şefkat duygusu onların içlerinde doğal olarak yoktu, doğduklarında daha bencil canlılardı ama 3-4 yaşlarında empati ile birlikte gelişti bu duygu, tabii görerek izleyerek de. Bu çok ilginç. Yani insanın en özünde, temelinde olmayan ama toplumsal ben'in oluşmasıyla gelişen bir kişilik özelliği demek ki şefkat.
Yalnız kalan yaşlıların gittikçe bencilleşip katılaşması, hiç aşık olmamış insanların mutsuzlaşması, yalnız büyüyen gençlerin huzursuz insanlara dönüşmesi. Bunları düşündürdü hep. Elinize sağlık.
Yorum Gönder