29 Ocak 2010 Cuma

İlmi astroloji / İlmi Medyumluk



Sabah evden çıkarken denk geldik. Astorologlar ile medyumlar bir tv kanalında buluşmuşlar. Bir sosyal sorumluluk düşüncesiyle kimin halkı aldatığını, kimin aldatmadığını tartışıyorlardı. Asrtolog bir kadıncağız medyumları üfürükçülükle suçluyordu. Medyumlarda kendilerini savunmaya çalışıyordu. Astrolog olan kendisinin ilmi olarak astrologluk yaptığını söyleyince, medyumlardan bazıları özellikle genç olanlar kendilerinin de ilmi olduğunu iddia etti; (içlerinde bunu daha evvel Allah vergisi olarak yaptığını söyleyenler yaşlılar/gelenekçiler vardı). Asrtrolg ardından astrolojinin tamamen matemetik olduğunu söyleyerek, bunun ilmi olarak yapılacağını savunarak puan kazanma çabasına girmişken, ayakkabımızı giymiş çıkıyorduk.

Astrolojinin ilmi olduğu iddiasının arkasında ne vardı? Bir okulda okutulmak ya da workshoplardan sertifika almış olmak mı? hakkında kitapların yazılmış olması mı? müfredatının olması mı? ya da matematiğe dayanması mı? Binlerce ışık yılı uzaklıklaki gök cisimlerini dünyaya (nasıl) etkisi(olabileceği) ni es geçmek, astronomi bilminden ödünç alınan matematikle astrolojiyi açıklamaya çalışmak, ispat etmeye kalkışmak; matematiğin kesinliğinden/dokunulmazlığından istifade etmek çabası gibi geldi bize.

26 Ocak 2010 Salı

Dibe vurmak

Bir çok konuda dibe vurulabilir. Bir öğrenci tembellikte dibe vurabilir, iş yeri gelirin düşmesinde dibe vurabilir. Borsa dibe vurabilir. Dibinde dibi olabilir.

İnsanlıkta dibe vurmak herhalde merhameti zaaf olarak düşünmek olmalı. Merhamet tartışılmayacak bir alan mı? Merhametin bir ölçüsü var mı? Düşmana savaşta merhamet gösterilmez denilebilir mi? Moğol istilası pencersinden bakmıyorsanız buna bir çok istisna getirilebilirsiniz sanırım. Suyunu almasına, yaralısını götürmesine göz yumarsınız. Ya esir olan düşmana? Esire davranış insanlığın penceresinden olmalı, merhamet olmasa da sağduyu öyle diyor; güçsüzü korumak zaviyesinden. Merhamet üzerinden dibe vurmak geleneğin, insanlığın, ahlakın zaafa uğradığına işaret. Merhameti de geride bırakırsak neyimiz kalacak geriye ve ileriye ne taşıyacağız bugüne dair.

Dibe vurmak bir çıkışın işaretidir inşallah.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Yaradılanı severiz yaratandan ötürü - yeniden

"Eyaz, kibir korkusundan çekinirdi de onun için temkini, pek kuvvetli bir hale gelmişti." 238/6

"Yaradılanı severiz yaradandan ötürü" yü iddia olarak mı? bir sonuç olarak mı düşünmek doğru olur?

İddia illa bir slogan mantığıyla söylenmiş, içi boş bir tavrın niyeti olmayabilir. Bir yola çıkış niyetinin ifadesi olabilir belki. Ama niyet olarak değil de sonuç olarak dillendirildiğinde (içi doldurulmadığında) içi boşalan bir ifade oluyor.

Sonuç olarak söylemek bir yerden gelmekliği, bir bütünden bakabilmeyi ifade ediyor. Çile içinden geçmiş ve hala çile içindeki uyanık bir gönlü/aklı ifade ediyor. Burda sonuç bir yoldan geliş manasında, bitirilmiş bir yolculuk değil. Her an tekrar yeniden ifade edilmesi gereken bir duruştan bahsediliyor. Sonuç geçmiş yolun ifadesi anlamında - burdan, şimdi bakıldığında ama bitmiş, bitirilmiş bir serüven manasında değil. Bu manada (sonuç olarak söylemek) yolda oluş bitirilmemişlik, yanılabilir faniliğe açıklıklığı da içinde barındırıyor. Cümleyi bu şekilde yorumlamak söyleyeni kutsallaştırmayan bir ifadeye bizi götürüyor. Kutsal insandan, hayatın getirdiklerine karşı bütünden bakmaya çalışan mütevazi insan-ı kamile geçiş.

Zor olan, tersine çevrilmiş gibi duran yaratılan sevilmeden yaratana (yaratanı sevmeye) bir kapının açılıp açılmayacağı. Henüz görebildiğini sevemeyenin önce görmediğini sevmesi oradan gördüklerine dönerek onları sevmesi, bütünlüklü bakışını tamamlamasının mümkün olup olmadığı. Belki bir işrak olarak mümkün ama metadoloji, emek harcama, çile açısından bir soru işareti.

?

16 Ocak 2010 Cumartesi

uyuyamama

uykusuzlukla sızıyorum

gecenin yakut koynuna



niçin?

uykusuzum, uykusuzsun, uykusuzuz

nedendir, niçindir

uykuya, uyumaya direnişimiz bilmem

14 Ocak 2010 Perşembe

Meşruiyet arayışı / şuur

Galiba ;

Şuur bir bütünlük hissi. Şu an duyumsadığımız, (içinde olduğumuz) ve şu ana geçmişiyle bağlı, geleceği tasarlayan, zamana yayılmış bir bütünlük hali şuur.

Yaşadığı gerilim ise tüm zamanlarda tutarlı bir varlık olma isteği. Yaptığını, yapmakta olduğunu, yapacağını tüm zamanlar içinde kendine ait değerler sistemi içinde meşru kılma çabası.

Bunun ise yaptıkları ve tasarladıklarıyla kendi içine, kendine dönerek kendini sorgulayarak, kendini nesneleştirerek yapıyor.

Bu niye önemli? Bu insanı sanırım hayvandan ayrıran bir şey. Tabiatın içinde bir etki tepki makinası olmaktan çıkaran şey. Ya da tabiatın içinde ihtiçlarının peşinde koşan bir şey olmaktan çıkaran şey. İnsanı tabiatın dışına çıkaran şey. Tabiate rağmen onu bir şey yapan şey.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Mekanizm/tereddüt?

Mekanizm bir akışın resmi. Onun akışın değişteren, ona gaye veren mana katan ise müdahele, biliçli dokunuş.

Bilincin mekanik olmadığını ya da mekanik bir hareketin neticesi olmadığını ise nerden anlayacağız. Akışın yönünden?

Belki de akışın mekanik olmadığının cevabı tereddüdün kendisindedir. Hayat durmaz, su yatağında ilerler durur ,yolunu aramaz. Arkasını dönüp gitmek mümkünken bundan rahatsız olup vicdan azabı duymaz.