24 Şubat 2008 Pazar

Nezaket ve kibir

TDK sözlüğü: Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet

Nezaket evet ama niçin? : Kendimiz için mi, başkası için mi? Faydası nedir? Bir iş nazaket sınırlarına girilmeden de, hakkaniyet korunarak pekala yapılabilir. Bir hak gülümsemeden, selamlaşmadan, hal hatır sormadan da teslim edilebilir. Nezaket bunun üzerine ne kor?

NASIL : Pasif bir hal değil, ilk bunu söyleyebiliriz ve çoğunlukla her yeni durumda yeniden ortaya çıkan, üretilen bir refleks; kesinlikle bir seyirci pozisyonu değil. Abartı değil, abartıda ben burdayım diyen bir eğretilik var, bu yüzden bir denge ihtiyacı var. İlla bir şey yapmak ta değil, nezaket bazen hiç bir şey yapmamak, susmak, kenara çekilmekte olabilir.

Yaşanılan kültürlere göre asgariyi gösteren, içinde yaşanılan toplumun bireyleri tarafından muhatablarından beklenilen zamana, adetlere , bölgelere, geleneklere bağlı olarak değişebilen nezaket gösterme usulleri de var; anlık, değişen durumlara karşı.

Güzellilke bir bağ kurulabilir , bir güzelik arama, memnuniyet var nezakette.

Nezaket bir hal sunmakdır, örnek olmakadır; muhatabına barışı, sulhu, sevgiyi, güveni hatırlatmaktır; değer verdiğini göstermektir. Nezaket içinde bir yaklaşım dostluk doğurur, varolan dostlukları pekiştirir. İnsandan insana bir neşe aktarır. Akıp giden zamanı durdurur, dikkati yapılan işten muhatabına aktarır.

İncelikli, ağır, karışık kuralları olan görgü kurallarını nereye koymak lazım? Sorun bu kuralların insanla olan bağlantısı ,samimiyeti . Karşındakiyle bir bağlantı kurmak yerine yapıldığında egoyu , benliği güçlendiren, şekli kalan, diğer bütün ritüeller gibi alışkanlık kazanmaktan başka bir işe yaramaz (Ola ki alışkanlık bir yerde şekilden öze bir yol bulabilirse o başka).

Hümanist gelenek içinde nezaket kuralları medeni bir insanın profilini, öğrenilebilir davranış kalıplarını çizmekten ibarettir. Bu yüzden yemeğin çatalla yenmesinden ziyade hangi çatalla yenmesi önemlidir. Başkasını rahatsız etmekten ziyade, başkasına bilgisiyle birlikte kendini sunmak, ortak bir sosyal dili kullanmak, aynı sosyal gruba üyeliği onaylamaktır.

KİBİR:Nezaketle kibir arasında ince bir çizgi var. Nezaket farkında olmadan kibire varabilir. Bir köre selam veren aslında kendi benliğini okşar. Nezaket niçin, nasıl gösterildiği ile bağlantılı.



Devam edecek, düzeltilecek, üzerinde düşünülecek

22 Şubat 2008 Cuma

İstanbul'da patlama

Ekonomik kalkınma için her şey mubah mı? 2

Tuzla'da işçi ölümleri

Ekonmik gelişme için her yol mübah mı? 1

Değişim- Şaşı çırak

Davutpaşa ve Tuzlanın düşündürdükleri

Müdahale etmediğimiz,edemediğimiz için suçluluk duyduğumuz olaylar vardır. Gücümüz yetmez, sesimiz çıkmaz seyirci kalıveriz. Bazende yanıbaşımızda birden patlar ne olduğunu anlayamayız, anladığımızda da iş işten geçmiştir

Dünyanın yada ülkenin bir yerinde kötü bir şey olduğunda, tv kanallarını değiştiriz izlememek için, gazetelere bir göz atıp geçeriz elimizden bir şey gelmiyeceği için.

Ekonomik gelişme için nelerden vazgeçilebilir yada neler ihmal edilebilir, görmezden gelinebilir?

Gelişim ,değişim kaçınılmaz. Değişirken neyi koruyacağız kendimiz olarak kalmak için yada neleri korumamız gerekir. Eğer her şey değişecekse yeni koşullar altında biz artık eski biz değiliz, başka bir şeyiz. Kişisel ve toplumsal gelişimizde değişim kaçınılmaz. Zaman zaten bunu zorunlu kılıyor.

Mütedeyin müslümanın dünya meseleleri üzerine fikri, tavrı, duruşu olmalı mı? Yoksa müslümanlık emeklilikte yapılacak camiden eve, evden camiye bir hobi mi? Ya da işyerine girildiğinde global dünya vatandaşı, evin kapısından girildiğinde dindar mı olunacak? İnsan olmak ,hak, hukuk tanımak şalteri indirğinizde/ kaldırdığınızda devreye girecek, insan arzusuna tabi bir şey midir? Kötüye giden bir şey varsa , benim terminoljimde olmasada, daha evvel konuşulmasada bu benim onu en azında dil ile bunun yanlışığın teslim etmeme vebalini üzerimden almaz.

Hukuk ortak bir akıldır, bir ihtiyaçtan, bir hakkı korumak, teslim etmek için vardır.

İnsanlıktan çıkarak; hukuğu, hakkı görmezden gelerek, değişimden yana olmak bizi biz olmaktan çıkarmayacak mı? Para kazanan makinalara dönüştürürmüyecek mi?. Duygusuz sistemin bir çarkı. Bazı şeyleri feda ettiğimzde neyi koruyoruz, ailemizi mi? kendimizi mi? Feda etmeler başladığında bir gün yokuşu çıkmak, düşmememek için pedalı çevirmek gerektiğinde kendimizide feda etmeyeceğimizin bir garantisi var mı? Fedalar başladığında bunun nerde duracağı belli olur mu?

İnsanlığı birşeyler için, birşeylere feda ettiğimizde hepimizin çırak olduğu hayatta, hikayedeki gibi şaşı çıraklara dönüyoruz. Oysa kırdığımız şişe tek ve o şişe insanlığımız.

Ekonomik gelişme için haktan, hukuktan, insanlıktan fedakarlık edilemez.

Burada sabit değişmeyecek geçmişte de olan , geleceğimize taşıyabileceğimiz, diğer değerleride sürükleyecek, geleneği de temsil eden temel bir bakış açısına, kanatimizce insanlığa ihtiyacımız var.

20 Şubat 2008 Çarşamba

Kervancı

Yusufa ipi sarkıtan kervancı nerden bilsin kuyudaki Hz. Yusuftur. Fakat o, garip bir kervancının ipini bekler. Kuyuda bekleyene bir sebep gerekir, sebep olacak birisi, kuyudaki Yusuf olsa bile.

13 Şubat 2008 Çarşamba

Bırak

Bırak sana tutunup kalksın ayağa

Yada düşecekse sana tutunsun

Evet arkanı dönüp gitsen

Ayıplamaz kimse belki

Üstün başında kirlenmez

Canın sıkılmaz

Ama ...

O da bir insan, bırak

12 Şubat 2008 Salı

Anlayabildiklerimiz ..

Sağlam bir zemine basmak zorundayız, ayağımızın altından toprağın kaymaması, üzerimizden zamanını geçmemesi için.

Rüzgarda uçuşan dallar gibi fikirler arasında kaybolmakda var.

Fikirleri değerlendiriken ölçümüz olmalı , hayata, insana, vicdana dair.

Bu toprağın üzerinde bu fikir ne kadar uyar, ona bir katkı yapar, geliştirir ya da ne kadar eğreti dururur

Herşeyi yeni baştan bu an için, her yeni olay karşısında tekrar tekrar değerlendirmek.

İnsan temelli düşünceleri aramak, geçmişin tadına vararak, ama geçmişe kapılmayarak bugünde yaşamak, fikri, hayatı tekrar üretmek.

Sahici olanla bir olmak ona destek vermek, onu geliştirmek; geliştiriken gelişmek, öğrenmek.

Avam yazısınıdan anlayabidiğimiz ve aklımıza geleneler

saygı ve sevgilerimizle

11 Şubat 2008 Pazartesi

kopi peyst dünyası

Bilgisayarın nimetlerinden copy+paste , yani kopayala yapıştır.

Hoşuna giden birşeyleri yollamak istediğnde en kolay yol. Okuyan için yollayan hakkında hazır bir kartvizit, bir tanıma olanağı. Bir başkasının fikirler üzerinden bir kimlik ifadesi.

Bazende hayat gailesinden dolayı ortaya çıkan sıkıntıların ,köşeye kısılmışlıkların nefrete, öfkeye dönüşüp ifade bulduğu bir alan kopi payst dünyası.

Kopi peyst bir düşünme tembeliği midir, yazamama sıkıntısı, bir saklanma, yada bende burdayım kolaycılığı mıdır bilinmez.

İstediğimiz kadar burda olalım, ifade edemedikten sonra kim bizim farkımıza varır. Hayalet olmadan hayal etmek , yazmak, fikri bir ucundan bağlamak, sağından solundan incelemek, etrafında dolanmak; insanlıkla, adaletle tartmak belki benimsemek, belkide kaldırıp atmak lazım. Yada başkalarının fikirlerini üzerinde eğreti durduğunu bile bile giymek.

9 Şubat 2008 Cumartesi

Kimlik üzerine sorular

Kimlik bir alışkanlıklar bütünü müdür? Görülen, duyulan, kabulenilen bir şey midir?

Kimlik edinilir mi, yoksa zaten var mıdır?

Kimlik değişir, gelişir, derinleşir mi?

Kimlik bireysel, özgür bir tercih midir? Yoksa varolanın yaşanması mıdır?

Kimlik bir muhalefet aracı olabilir mi? Bir isyan olabilir mi?

Kimlik bir özelliğe indirgenebilir mi?

Kimliği tarif için hazır bir reçete var mıdır?

Savunduğumuz, üzerimize giydiğimiz kimlik ne kadar bizimdir?