Sanırım saliki kendi
hakkında dehşete düşüren en büyük keşif, zalimlikten azade olmadığının farkına
varmasıdır. Muhtemelen bu yüzden parmak ucunda yürür ve gönül almada aceleci
olur. Kendilerini masumiyet zırhıyla korumada sananlar ise bu kapının önünden
bile geçememiştir.
21 Ağustos 2020 Cuma
6 Ağustos 2020 Perşembe
43
Mevlana'nın
dili (Farsça yazmış olması), ait olduğu köken (Belh de doğmuş olması)
tartışılabilir, ama kimliği, (eserlerinin) ruhunun Türk, Anadolu, Rumi olması tartışılamaz.
Bir başka lisanla yazmış olmasına ragmen en çok burada sevilmiş, kök salmış,
yaşamıştır. O, (bu topraklarda) “kendisini sevenlerin şiiri sevdikleri için” şiir söylediğini, Belh' te olsalar şiir yerine başka
şeyler yapmak gerekeceğini eklemiştir. Peki şiirin hitap ettiği bu ruh nasıl
bir şeydir? Bu Türk, Anadolu, Rumi (/Balkan) olan karışımı, şiire, söze düşkün ruhu tarif
etmeye kalksak ne diyebiliriz? Diğerlerinden ayıran nedir?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)