8 Nisan 2008 Salı

Köylü milletin efendisidir!


Bu yazıda Köylü milletin efendisidir sözündeki efendisidir vurgusunun fikri ve insani bir temeli olduğu kabul edilerek, bu temelin sorgulanması denenecektir.

Bu söz Atatürk tarafından 1922 tarihinde TBMM de yapılan bir konuşmada söylenmiş. Mustafa Kemal Atatürk 'e köylü yabancı değildir, bulunduğu her cephede onunla beraber çarpışan mehmetçiğin hemen hepsi çiftçidir. Bu konuşma bir çok acıyı, sıkıntıyı paylaştığı mehmetçiğe bir yerde vefa olarak da düşünlebilir.

Onun fikri düşüncesinden iki ayrı temelin olduğunu iddia edebiliriz. Biri okul sıralarında tanışmış olduğu batı düşüncesi, diğeri bir çok cephede içinde yaşadığı, tanıştığı askerleri ile, halk ile tecrübe ettiği geleneksel bakış açısı.

AYDINLANMA DÜŞÜNCESİ:

Köylü milletin efendisidir sözünün arkasındaki fikri temellerden ilki aydınlanma felsefesi fikri olmalıdır.

Aydınlanma felsefesinin sloganı özgürlük, eşitlik, kardeşliktir.

Aydınlanma düşüncesi rehber olarak aklı alır ve aklın tahlil edebileceği ve duyu organlarının deneyleyebileceği alanla kendini sınırlar.

Aydınlanmayı takip eden felsefi/siyasi akımlar kardeşlik fikrinin batı için çok önemli olmadığını, pratikte gerçekleştirebilir olmadığını yada öncelikli bir konu olmadığını düşünmüş olacaklar ki konu üzerinde sonradan fazla durmamışlardır.

Burada kardeşlik fikrinin kökenini aklın dışında bir yerlerde bulunmuş olmasında, deneyimlenir olmamasıda bir sebep olabilir. Neticede kardeşlik bir ahlaki çıkarımdır ve her zaman deneyimlenir değildir.Akıllı bir kişinin yapmayacağı fedakarlıkları içinde barındırabilir.

Geriye kalan özgürlük ve eşitlik ise pratikte var olan toplumda ve zamana göre sınıfsal gerilimin çözülmesiyle mümkün olacağı kabul edilir oldu. Ve bu bir siyasal akımın, duruşun doğuşuna sebeb oldu.

Kardeşlik düşüncesi herşeyden evvel bir kabulenişi, başka birisini kardeş olarak kabullenmeyi ve ona göre davranabilmeyi içinde barındırır. Paylaşıma açık olmayan yada içinde devamlı bir sınıfsal gerilimi barındıran kardeşlik soyut bir kardeşlik fikri görünürde bir kardeşlik olmaktan öteye gidemeyecektir.

Köylü milletin efendisidir muhtemelen iki açıdan yorumlanabilir a)söylendiği zamana gören geliri düşük toplumsal sınıfın moralin yükeltmek aynı zamanda sınıfsız bir topluma işaret etmek, ilan edilecek cmhuriyette eşitlik fikrinin önceden vurgulanması açısından önemli olabilir b) Gene söylendiği zamana göre ülkede üreten en büyük sınıfa işarettir ve ekonomik kalkınmanın buradan başlayacağı umudunu içinde taşır.

Köylü milletin efedisidir sözünün altında eşitlik fikri ve kurulacak Cumhuriyete hazırlık düşüncesi varsa bu sözleri aydınlanma düşüncesi ile irtibatlandırırız. Fakat buna ek olarak aydınlanamnın mantığının yetişmediği geleneğe has vefa, şefkat vb düşünceleri de aramak bunun içinde geleneksel düşünceye göz atmak faydalı olabilir.


GELENEKSEL DÜŞÜNCE :

Osmanlı devletinde tasavvufi akımların varlığı bilinmektedir. Kur'an a ve Osmanlıdaki tasavvufa göre insanların birbirlerine üstünlükleri yoktu, sadece takva ölçüsüne göre oda Allah indinde bazıları daha değerli olabilirdi. Bir hadise göre ise insanların en hayırlısı insanlara en çok faydası olandır. Gene Mevleviliğe göre insan sevgisi ve bunun yansıması hayata yansır. İşte burada batının ideal aldığı fakat gerçekleştiremediği kardeşlik fikri, başka kavramlar altında insanlık, gönül olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Fakat tabi burada kardeşlik kökenlerini insanın kudsiyetinden alır. Yani batıya göre duyularla deneylenemiyecek dini/ahlaki bir alandan.

Şems-i Tebrizi hz.:
‘Namazdaki secdeleri Kâbe’ye doğru yapınız’ emri geldi. Madem ki herkes Kâbe’ye doğru secde edecekse, düşün ki bütün ufuklardaki insanlar bir araya gelip Kâbe’ye yönünde secde etseler ve Kâbe’yi aradan kaldırsak aradan Kâbe kalkar ama herkes biri birine değil gönüllerine secde etmiş olurlar(Mak.M.653)1
der.

Adına insaniyet diyelim kardeşlik diyelim yada başka bir şey insanlar arası eşitliği sağlama ve sindirme yönünde hukuki yaptırımların dışından moral bir değere ihtiyaç vardır.

Neticede aydınlanma sınıfsız eşit toplumdan yola çıkmış ve demokratik,cumhuriyetlere hukuk önünde eşitlik fikrini taşıyarak getirmiştir. Günümüzde teknoloji ve bilimin hakimiyeti ile başlayan macera tüketim toplumuna kadar ulaşmıştır.

Aydınlanmanın kardeşlik fikri henüz ortadadır ve sahiplenmeyi beklemektedir. Bugüne geldiği fikri macerada ise buna bir dayanak olacak bir fikri yapı pek ortaya çıkmamıştır.

Efendisidir vurgusu eğer insani bir kaygı ile birlikte eşitlik kaygısıda taşıyorsa her iki düşünceye,anlayışa,dünya görüşüne yada duruşuna adına ne dersek diyelim, birlikte yaslanmaktadır.

Köylü milletin efendisidir lafı her zaman yadırganmandan kabul edilmiştir. Buradaki vurgu bir eşitliği, kardeşilği, emeğe saygıyı içinde barındıran bir çok moral değeri bünyesinde toplamıştır. Bu vurgu aynı zamanda bize uzak olmayan insaniyetede bir gönderme yapmaktadır kanatimizce



Düzeltilecek - Gözden geçirilecek
1 Şems-i Tebrizi'nin öğretileri -Prof.Dr. Erkan Türkman sh.163-2007

Hiç yorum yok: