7 Temmuz 2008 Pazartesi

Zor denklem

Başkasının varlığı ve onun bana bakışı sayesindedir ki, nesne durumuna gelirim; bir başkasına ait olur ve kendimin olmaktan bir an için sıyrılabilirim. Toplumsal ilişki, insanın kendisinden sıyrılma mucizesidir (levinas).

Bu yüzden başkasının arzusunun arzulamak, benim arzumun, tüm insani arzunun en temel niteliğidir (Hegel).

Başkasının varoluşsal bunaltıyı hafifletici mucizevi niteliğinin yanı sıra, kendisinin varlığı da apayrı bir sorunun kaynağıdır. Çünkü benim için gerçek olan onun için de gerçektir; ben de onun varoluşsal bunaltısını hafifletebilmesinin bir aracıyım. İnsan, yağmurdan kaçarken doluya, kendi varoluşundan kaçarken "öteki"nin egemenliğine yakalanır. Başkası benim için, kah varlığımı benden çalan, kah bana ait bir varlık olduğunu ortaya çıkarandır (Sartre).


http://www.deepnot.com/deepmain.php?pKey=114

Ne kadar karanlık bir dünya resmi. İnsani olana hiç yer yok. Bu bunaltıdan insani bir şey çıkarmak zor.Varlığımızın bizim için ve başkası için bir manası olmadığında, varlığımız bir başkası için gerilim, kendimiz için cansıkıntısı oluyor. O zaman insan insanın kurdudur diyen haklı oluyor. Başı boş bırakılmış, fırlatılmış, yalnız bırakılmış bu insan resmine ; dostluk için, insanlık için bu resmin bir yerinden girmek lazım.

Direk insana dönmüş bu resim insanın , insanlığın bütünlüğünden uzak. Herkesin varlğını bir saldırı, egemenlik arayışı olarak algıladığımızda bu gerilimi taşımamız normal. Oysa herkes saldırgan değil, bizde başıboş değiliz, en azından fikirlerimiz var, insanlığın geçmişi var.

Hiç yorum yok: