19 Eylül 2008 Cuma

Haklı olma derdi / Hakikat derdi

Eleşiri aklın bir ürünü, var olana muhalif olma durumu.

Eleştririden maksat hakikat derdi midir? yoksa bir şey söyliyeyim, burada olduğum anlaşılsın mıdır ? yada taşı gediğine koyayımda insanlar aklıma hayran kalsın mıdır? anlamak zor. Hele karşınızdakini tanımıyorsanız.

Bazen içiçe girdiğide olur gibi geliyor. Yani bir hakikat derdine sahip biri aklındanda gurur duyabilir. Kaygan bir zemin. Lakin neticede biri ağır basar. Eleştiri alışkanlığındaki tavır kendini gösteririr. Haklı olma derdiyle , hakikat derdi birbinden farklı şeyler. Farklı dünya bakışları. Haklı olma içinde bir iddia var, var olma iddiası. İlla ki hakikat derdinin içinde de bir haklı olma isteği var ama bu istek bir inat şeklini almaz.

Eğer bir yarışma jürisi değilseniz, sizi her şeye bir kusur bulasanız diye oraya oturtmadıysalar, hakikat derdine sahip olmak gibi şansınız vardır. Eleştirinin içindeki iddia kişselleşmişse ve ısrara dönüşmüşse gene bir akıl ürünüdür ama içinde hakikat derdi yoktur. Çoğu zaman ilk hükme takılı kalır. Belkide hakikat derdi her zaman o anki hükmü didikleyebilmektir.

İddiaya ne kadar sahip çıkılır, bir başka akıl karşısında kendini sınar mı? Yoksa ona sahip çıkılır, sıkı sıkı sarılınır mı?

Hakikat derdi olan bildiklerini ortaya kor, eğer karşı çıkan olmazsa o kurcalar; bilidiklerine karşı mesafelidir; yada gererktiğinde karşı akılla , kendi fikrini aynı hizaya çekerek karşılaştırır. Tavrı eşikte duranın halidir.

Akla güvenmemek ama akılıda bırakmamak, kullanmak; verdiği hükmünde yanılabilir olduğunu kabul etmek.

Bir de eleştiri adabı var. Rencide etmeden, kişiliğine dokunduğunu farkettiğinde tadında bırakmak, bazen bildiğini söyleyip çekilmek yada susmak.

Hiç yorum yok: