24 Temmuz 2010 Cumartesi

AVM çılgınlığı

Bakırköy'den Silivri'ye giderken inşaatı devam eden, irili ufaklı bir sürü alışveriş merkezine rastladık. Alışveriş merkezlerinin cazibesi eski bir kazanç kapısına, dükkancılığa dönüş gibi duruyor. İşletemecilerine yüksek kiralar vaad eden avm' ler -yaptıkları işlerde bir maliyet unsuru olarak bu merkezlerden alıveriş yapanlara geri dönüyor.

"Kahraman bakkalın süpermarkete karşı" yaptığı savaşı izleyeli nerdeyse onbeş yıl oluyor. O süpermarketler şimdilerde avmlerde bir dükkan olarak yer tutup ayakta kalma savaşı veriyo. Ekmek ve gazete satarak ayakta kalmaya çalışan bakkallar ise artık iyice azaldı. Ayakta kalabilenler tekele, talih oyunlarına dönerek ayakta kalmaya çalışıyor.

Avm lerin hedefi zanediyorum ki uydu kentlerde yaşayanlar olmaktan çıktı. Orta gelir gurbundaki herekesi hedef alıyorlar. İçlerinde lüks tüketim malları satanlarla, sadece araba satışına odaklı olanlar gibi daha dar bir kitleyi hedefleyenlerde var. Gençler için fast-food yemek, sinema ile sosyalleşmek manasına geliyor. Bu yüzden de devamlı kalabalıklar. Kredi kartı kullanımındaki acemlikler azaldığı için tüketici eskisine göre daha dikkatli.

Avmler büyük şehirlerdeki saltanatları daha küçük illere yayılacak gibi. Kanuni önlemerin alınmasında geç kalınması, aralarına mesafe konması yonundaki isteksizlik, çalışma saatlerine kısıtlama getirilememiş olunması - mütevazi bir işletme açarak bir iş kurma hayalinde olanların umutlarını tüketti.

Avm lerin gelecekleri sayılarının artması, ekonomik kriz ile tehlikede. İlk açılan avm'nin sera olarak kullanılmaya başladığını geçenlerde okunduk. Alım gücünde bir artış olmazken yeni açılan avmlerin sayısında ki gözle görülen bu artış, onların gelecekleri hakkındaki soru işaretlerini çoğaltıyor.

Büyük balık, küçük balıkları yuttu. Büyük balıkların durumu ise belirsiz.

Hiç yorum yok: