29 Aralık 2010 Çarşamba

Şiddetin görünür hâle gelmesi...




Televizyonda şiddetin görünür hâle gelmesi ve gittikçe artması neticesinde, bunun toplumda da şiddeti artırabileceği konusunda tartışmalar evvelce çok yapıldı. Bu tartışmaların odağındaki dizi Kurtlar Vadisi idi. Dizide ölenlerin, yaralananların haddi hesabı yoktu. Silahın kullanılması, ölümlerin çokluğu yanında konuşulmayan bir şey daha vardı. Cinayetlerin işleniş şekli. Baltayla, kılıçla ölenlerin ölüm şekli, bunun ekrandan gösterilmesi üzerine ise pek tartışılmadı. Son zamanlarda basında, televizyonda karşımıza çıkan cinayetlerin işleniş şeklinde benzer bir şekilde yaratıcılık, çeşitlilik var. Eskisine göre daha gaddarca, vahşice olanları gezetelerden televizyonlardan seyrediyoruz, okuyoruz.

Kurtlar Vadi'sinde geçen hafta bir eşik daha geçildi. Henüz bebek sayılabilecek Ali Memati öldürüldü. Belki de ekranlarda ilk kez bir bebek cinayete kurban gitti. Bununu sonucunda öldüren için ölüm meşrulaşırken, ki takip edenler bunun intikamını bekleyerek izleyecekler, bir bebeğin de öldürülebileceğini gördük. Bu normal bir şey değil. Hangi hastalıklı ruhun eseri olursa olsun, bir dizide rol için dahi yapılmış olması rahatsız edici.



Ölüm cezasını kaldırmış bir ülkede hak için, adalet için işlenen cinayetlerin ekrandan görünmesi insanların zihninde onu haklı göstermeye yeter mi? Ya da böyle bir kanaate yol açar mı? Biz yoksa idamı özelleştirdik mi kaldırırken farkında olmadan.

Silahlanma yasaları mecliste beklerken toplum hafızasında bir bebeğin, bir dizide de olsa, silahla öldürülmesini açıklamak, üzerine düşünmek lâzım. Şu söylenebilir, ama bunları izleyenler normal insanlar, vicdanlı insanlar; silahları olsa da bunu yapmazlar. Bunu söylenlere şu cevabı vermek isteriz, evet bunları seyredenler arasındaki çoğunluk normal insanlar ama bu dizileri normal olmayan ruh hastası insanlarda izliyor. Ve bu normal olmayan insanlar yapacaklarında sınır tanımama konusunda bu dizilerden pekala da ilham alabilir. Hakkı için, adalet için şiddet kullanma, kullanabilme fikri normal insanlarda ise başka türlü, (dayak, işkence vs) ortaya çıkabilir.

Toplumda şiddetin artışını tamamiyle bir diziye bağlamak belki yanlış olur. Ama bir katkısı olduğunu da inkar etmek güç olacaktır.

Sanırız hem silah kullanımını daha kolaylaştıran kanunun, hem de dizilerdeki şiddetin reyting uğruna gittikçe tırmandırılmasının üzerine tekrar düşünmek lâzım.

7 yorum:

beenmaya dedi ki...

bir başka dizi vardı ki adını hatırlamıyorum şu anda ama yayından kaldırıldı diye biliyorum yağan şikayetler yüzünden...ama ne hikmetse kurtlar vadisi son sürat devam ediyor ve ben de izlememeye...

bu arada şimdiden iyi seneler dilerim...

beenmaya dedi ki...

bu arada herkesin kendi adaletini aradığı ve bunu silahla, şiddetle yaptığı bir dünyaya doğru mu gidiyoruz yoksa bana öyle mi geliyor...

Kali Rind dedi ki...

Enis Diker, Önemli bir konuya değinmişsiniz. Sigara içenlerin içtikleri sigaraları buğlandırılıp güya özendirilmesin diye sansürlenirken, küfürler biplenirken bu tür sahneler gönül rahatlıyla sansürlenmeden izleyicilerin önüne seriliyor. Zihniyetin kafa hastalığı, bizzat kendisinin tutumundan anlaşılabiliyor. Amiyane deyimiyle bu ne perhiz,bu ne lahana turşusudur?

Biliyorsunuz, içki konusunda derin bir hassasiyet sergileniyor, hatta içkili lokantalara ailesiyle gelen çocuklar polis eliyle karakola götürülmek isteniyor, rezil ediyor kısacası(hepsi ahlak adına yaplıyor yani) ama öbür taraftan silah ruhsatı sahibi olma yaşının 18' e indirilmesinden bahsediyor güya bir 'muhafazakar' zihniyet.

Sevişme sahnelerine, ponografiye binbir engel koyuyorsunuz ahlak bozucu diye, ama doğrudan şiddet almış başını gidiyor sinemalarda, tv lerde.

Bunu da meşrulaştırıyor zihniyetimiz: Diğerleri diyor direkt ahlaksızlığı onaylayan, onaylatan karelerdi, ama bu kareler öğüt veriyor.

O muhafazakarlığın korkulan düşmanı Şeytan, yolunu çok iyi buluyor anlaşılan. "erdem adına, ahlak adına" deyiverince her kapıdan giriveriyor.

İki insanın tutkuyla sevişmesinin sahnelenmesi ahlaksızlık ama birbirini işkencelerle öldürmenin yolunu ararken, şiddetti tatbik ederken öldürülmesi ahlak dışı...

Ne diyelim buna?

Enis Diker dedi ki...

Beenmaya - İnşallah herkesin kendi adaletini sağladığı bir yer olmayız. Garip bir ülkeyiz sadece husumetimiz neticesinde insanlar silahla ölüyor. Kazanılmış maçların sevinçlerinde, düğünlerde bile insanlar rastgele açılmış ateş sonucu ölüyor, yaralanıyor, sakat kalıyorsa burda dikkat edilmesi gereken bir şeyler var gibi.

Çok teşekkürler sizinde yeni yılınız kutlu olsun.

Kali - Silah bir sorumluluk neticede. Düzgün bir ruh hali ister. En temel hakkımız yaşama hakkı ise ruh halinin ne olduğu belli olmayan, henüz kişiliği oturmamış insanları bu sorumluğun altına sokmak başkalarının hayatını tehlikeye atmak bir yerde.

İş almakla bitmiyor, onun saklanması olur olmaz insanların eline geçmemesi de lazım. Silah sahibi bundan en azından ahlaki olarak sorumlu. Kardeşini vuran çocuklar, silahını temizlerken karısını vuran insanlara rastlamıyor muyuz?

Düğünlerde, maç çıkışlarında kullanılmasını hiç saymıyoruz. En azından öfkesini kontrol edebilir olması lazım, eli silahında dolaşmaması lazım insanların. Bu ruh halini kimler denetleyecek bu konuda karamsarız.

Dediğiniz gibi bir çok yasakla yaşarken beklenmeyecek alanlarda bir garip serbesti getiriliyor. Üzerinde çok düşünülmesi, her türlü ayrıntının dikkate alınarak çıkarılması gereken yasalar oldu bittiye geliyor.

Bu arada yeni yılınız kutlu olsun Kalli

N.Narda dedi ki...

Yazıyoruz çiziyoruz ama daha sesimizi nasıl duyuracağız, RTÜK denen "nesneyi" mail yağmuruna mı tutsak? İmzalar mı toplasak çarşaf çarşaf?
Komşumun Şizofren kardeşi de izliyor bunları, 8 yaşındaki yeğenim de. İkisine de müdahale edemiyorum.Ne biçim bir devlet diyorum, kendi halkının ruh sağlığını düşünmeyen?

Enis Diker dedi ki...

N.Narda - İngiltere'de polisin silahı yok bildiğim kadarıyla. Bugün bu düşünebieceğimiz bir şey değil. Öncelikle zihinlerin değişmesi lazım. Bunun yolu da herhalde bunun konuşulmasıyla başlayacak. Silahsızlanma, silaha merakın azalması üzerine insanların düşünce üretmesi gerek.

Yorum için teşekkürler

N.Narda dedi ki...

Elbettek iş önce "beyinlerde"
ama özellikle yeni yetişen neslin "boş" ve "başıboşluğunu" görünce moralim bozuluyor. Evet, televizyonlarda daha çok konuşulsa, dikkat çekilse bu konulara...Daha ses getirici birşey yapmak, çevremdeki üç-beş kişinin dışındakilere de ulaşabilmek adına ....Canım sıkıldı şimdi :(