8 Haziran 2013 Cumartesi

Elma



Elmaya olan ilgimiz elmanın tadıyla ilgilidir, çürükleri ile değil. Elmayı tadıyla, rengiyle, şekliyle hatırlarız. Elmayı elma yapan manavda aldığı darbeler değildir. Hatta bazen çürükleri onun sağlık belirtisi bile olur. Bu yüzden organik deriz, doğal deriz.

Elmanın, armut ya da portakal olmasını isteyebiliriz, gerçekçi olmasa da. Elmayı, armut yapmanın tek yolu elma ağacını söküp yerine armut dikmektir.  Bunun için bir ağaç direnmez, ama kendisine elma muamelesi yapılan  insan direnir.

Manavın kakaladığı çürük çarıkları bile elmalıkları için  temizler yeriz. Çürük çarıklar için manava kızılır, elmaya değil.

Dehşet veren kısım elmadan armutluk beklemek için ona şiddet uygulanabileceğinin düşünülmesidir. Gençleri, kafalarını kıra kıra terbiye etmeye kalktığınızda aklınızda sadece onların size verdikleri tepki kalır. Onları onla değerlendirirsiniz.

Elma, armut, portakal nihayetinde meyvedir. Elmaya sadece elma diye bakmak onun meyveliğini bir noktadan sonra kaybetmektir. Böyle bir bakışla da elmaların ve armutların bir kategori altında toplanması mümkün olmaz.

Hiç yorum yok: