Dünya muhafazakârlardan (/dindardan) iki alanda yeni bir şey söylemesini bekliyor : Kadın hakları ve emek.
2000 lerin başında bu konularda özgürlük üzerinden bir şeylerin söylenmesi denendi. Üniversitelerde türban takılmasını savunanlarının gerekçelerinden biri özgürlüktü. Bu bence doğru bir başlangıçtı. Maalesef özgürlük talebi türbanla sınırlı kaldı, başka alanlara yayılamadı. Bu yüzden toplumsal birliği sağlayacak bir güç olamadı.
Ali Bulaç'ın CNN sohbeti gerekçelemede eskiye dönüldüğünü gösteriyor. "Çünkü kitap öyle diyor" diyor, meslekten sosyolog. Toplumsal meselelerde din dışı bir gerekçelemeye kapıyı kapattı. Bu aynı zamanda dini yorumun kapısının da kapanması, bir dönemin yorumunun tüm zamanlar için geçerli sayılması ama şimdilik bu mevzu ana mesele değil. Hayrettin Karaman'ın da çok farklı düşündüğünü sanmıyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam ilk çıkan yasalar gümrük yasaları ile idari yasalar. Bu yasaların çıkışının gayesi zamanın ihtiyacını eskilerinin karşılayamaması. Yasaların çıkarılma gerekçeleri dini değil, günlük ihtiyacın karşılanması. Tabii idari ve teknik bir alan olduğu ve bu alanlar için dini bir gerekçelemeye ihtiyaç duyulmadığı, toplumsal alanın ise böyle olmadığı hemen iddia edilebilir. Burada karşı iddia şu olur, belli bir döneme ait bir dini yorumun içerinin ne kadarının dini ne kadarının geleneksel ne kadarının toplumsal ihtiyaçlardan kaynaklandığını bilmenin çok güç olacağı. Eğer içinde toplumsal gerekçeler varsa bugün devam edip etmediği ise ayrı sorudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder