26 Nisan 2009 Pazar

Birlik dükkanı

Başkasını ötekileştirmemek, bunu yaparkende pekala ötekileştirme tuzağına düşebileceğini farketmek. Kanlı, canlı, canı yanan, üzülebilen, kırılabilen bir insandan bir nesneye dönüştürmemek insanı. Sabırla ötekileştiren düşüncenin izini sürmek, sürerken ötekileştirmemek, bölmemek , bölüp kötü ilan etmemek, birleştirmek

Farklı düşüncelerin insanlığımızı engellemediği , insanlığımız engellemeye dönüşmediği sürece değerli olduğu, ilgiyle dinlenmesi gerektiği. Dönüştüğünde nezaketle, kırmadan, dökmeden düzeltilmesi ,sınırda tutulması becerilemiyorsa hayatın sınamasına bırakılması.

İnsanlığımız birlik dükkanımız. İnsan olduğumuzu , insan olduklarını hatırda tutuğumuz sürece birlik dükkanının müşterisiyiz.

Kedinin, köpeğin, kuşun, taşın, toprağın; cümle yaratılmışın hukuku ? Şimdilik boyumuz bu kadarına yetiyor. Bir başka yazıya inşallah.

Anladığımız kadarıyla ...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

İnsan doğumdan ölünceye kadar "ötekine" muhtaç. Sesine, kokusuna ve kendi yüzüne yabancı olan insan, kendine ulaşma yolunda neden önüne engeller diker. Aynasını neden ötekileştirir?

Farklılıklara zenginlik gibi bakamamak,değişime zorlanmak gibi algımak ve direnmek...

İnsanın kuralları olsun ama bunu putlaştırmasın. İnsanlığımız ortak paydamız. Farklılıksa farkındalık renklerimiz. Yoksa yaratılan herşeyin bir manası olduğu denizde ben hukusundan ötesini bilmeden gitmekde var kader seçimimizde..

Şimdilik nefes buna yetti. Anladığım kadarıyla.

Enis Diker dedi ki...

Küçük körlüklere , yorgunluklara , isteksizliklere , egolarımıza kurban ediyoruz ; karşımızdakini gözrmezden geliveriyoruz, önceliğini sonraya bırakıyoruz yada telaşlarına, sıkıntılarına kapris gözüyle bakıyoruz .

İnsanlara karışmak bazen zor geliyor - Yorgunluğumuzu bahane ediveriyor ve benzerimizi kurban ediyoruz.

Sanırım

ulaş yüksel dedi ki...

işte bu dükkandan bakınca ne soru kalıyor ortada ne sorun hakkaten
siz dükkan demişsiniz ben pencere diyorum :))