25 Temmuz 2009 Cumartesi

Notlar

Ritüel pratik, yorum, gündelik yaşam

Aslında birbirlerinden çok da bağımsız alanlar değil. Bir iç içelik var. Ama üzerinde düşenebilmek açısında galiba böylesi daha kolay.

Ritüel pratiğin aktarılmasında bazı problemler olmasına rağmen en korunaklı alan her şeye rağmen. Ritüel pratiğin aktarılması, kitabi ve sözlü oldukça sağlam.

Bu sağlam aktarımın bir neticesi belkide gündelik yaşam sorunsuz. İnsani ilişkiler, sosyallik biraz kitabi , biraz görerek duyarak mümkün olduğu kadar kayıpsız ilerleyebiliyor.

Yorum sorunlu alan. Yorumun sezgisel tavrının katılaşması, donuklaşması, doktirinleşmesi neticesine gündelik yaşama yansıması tehlikesi var.

Sezgisel tavır/(akıl?) ? Hayatın katı çizgilerle çizilip üzerinde katı neticeler varılamayacak olması (? bizce)(Mesnev-i Şerifteki hikayelerden yola çıkarak ) Bir aslan aklı başında cebri savunurken pekala kuyuya yuvarlanırken zalim olabiliyor. Bir fakir bedevi çölde karısıylen konuşurken çeşitli karakterlere bürünebiliyor. Tam bir karakter çizip zihninizde canlandırdığınızda bambaşka bir yönüyle karşınıza çıkıyor; uysal eşini seven bir koca olabiliyor, kanantkar bir insan olabiliyor ya da sert bir koca. Gene padişahın huzuruna bir fakir olarak çıkıyor kah, bir salik olup kurtuluş peşine düşebiliyor kah. İnsanları ve dolayısıyla onlar üzerinden hayatın zaptedilip anlaşılması bitmiyor. Yorumun doktirinleşmesi ise bu bakışın teviller yoluyla bir neticeye bağlanması oluyor. Eğer yorumun açıklığı/kapalılığı üzerinde bir tartışma varsa , bu gerçekten hassas bir başlangıç noktası

Gene arslanla orman hayvanlarının, bedevi ile karısının sohbetleri, oniki krala verilen öğütlerin zıtlığı üzerinden giden tartışmların yapılış şekli, dialektikliği ile meselelere yaklaşımı belki bir ikinci kanıt olabilir konu için. ( Şaşı çırağa verilen öğüt? zıtların birliği)

Sanırım, galiba..

Hiç yorum yok: