30 Kasım 2009 Pazartesi

İnsanı rutine kurban etmek?




Ya da insanı düşenceye kurban etmek?


Galiba;

İnsanı görmezden gelen düşünce/eylem/bakış rutinden, rutinin eminliğinden çıkıyor.

Sayıların tamamlanmasına, görevlerin bitirilmesine odaklandığında insan; bir görev bilinciyle, doğanın tetiklemesi ile tamamlandığında işler bir noktada rutine bağlanıyor. Rutinin üzerinden giden şeylerde insan başka düşünceye de açık olabilir, birden fazla işle de uğraşabilir. Evvelki tecrübenin (bakışıyla yorumlayan değil de) alışkanlığı ile bakan insan. O halde yaptığı şeyi değerlendirmede düşüncenin(/rutinin) üzerinde bir şeyle bakmalı, bakabilmeli. Bu ise daha fazla ve devamlı odaklanma, gözden geçirme, didikleme, tereddüt ile mümkün. Bu her zaman kullanılacak bir kesinliğe sahip cevapların bulunabilceği iddiası da değil. Anın hakıkını teslim etme çabası belki .

Rutin, olanın biricikliğini, tekliğini ortadan kaldırıyor. Tekliğinin beklediği cevaplarıda bu yüzden es geçiyor

?
Not : Gündemde kaybolan masumiyet
http://www.sabah.com.tr/Yasam/2009/11/29/sevgisiyle_15_ay_yasatabildi
(resim devinart)

5 yorum:

JoA dedi ki...

mutsuzluğun da davetiyesi mi acaba? ardında bir mutluluk vaadi olabilse de...

ali zafer sapci dedi ki...

Paylaşımlar için teşekkürler

Enis Diker dedi ki...

Sevgili joa her yeni olayın kendine haslığı bir kalıp içinden değerlendirilmey zorlaştırıyor. Mutluluk arandığı yere, bir netice olarak çıkıp çıkmadığına göre değişiyor. İçerde bir yerde arıyorsk belki bir bütünlük, tutarlılık hissi üzerinden mümkün sanırım.

Teşekkürler Ali Bey.

BeyazTavsan dedi ki...

Son zamanlarda okuduğum en güzel başlık. Güzel derken, başlık o kadar damıtık ve güçlü ki, arkasından gelen tüm yazıyı gölgelemiş.

Yazı sadece tamamlayıcı dipnot gibi kalmış (çok güzel yazıldığı halde).

"Sayın Seyirciler, Rutin bugün yine 250 can aldı. Yakınları yorum getirmedi, başka ne olabilirdi ki dediler."

Enis Diker dedi ki...

Güzel yorumunuz için teşekkürler efendim :)