5 Ağustos 2010 Perşembe

Asimilasyon



Asimile olmamak mümkün mü? Ya da tersten soracak olursak milli bir kimliği tüm unsurları ile yaşamak bugünün dünyasında ne kadar mümkün? (asimilasyon/modernleşme?)

Sanırız mümkün. Ama uzun eğitimlerin/çilelerin/sentezlerin neticesinde ve bir istisna olarak.

Kendi adıma rumeli göçmeni bir ailenin devamı olmak, bugün bizim evde yemeklerin dışında bir anı olarak yaşanmakta. Kendimi ilkokuldan beri bir Türk olarak bildim ve benim için ege'lide, karadenizli, iç anadolulu arkadaşlarımda Türk'tü. Tarih olarak ise içine bir çok derenini aktığı oğuzlar, selçuklular, osmanlılar, rumeli en nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin olduğu geniş bir nehir öğretildi ki bu herkes için anlaşılır bir şeydi. Hepsinin devemınında bir şeydik ama işin ilginci o da değildik. İngilizin saat kulesi'ni, miss./madam brownları, Çift katlı otobüsleri de öğrendik, eskiden bunlara şiir denirmiş anlayışıyla arkeolojik bir değer olarak Baki ve Nedim i de gördük. Ve Baki ile Nedim, miss/madam Brown kadar akılda kalır, canlı olmadı. Eskilerin moderleşmesi, şimdilerin küreselleşmesi; başka bir deyişle angola-sakson kültürü hayatımıza hep daha koyu tonlarla iştirak etti.

Bu rüzgarın dışında kalarak ayakta kalmak mümkün müydü? Bu sorunun cevabı 200 yüzyıl evvel tanzimatta verilmiş. Ama soru tekrar tekrar önümüze geliyor. Gelmesinin sebebi bağımsızlık fikrini milli bir kültüre dayayarak, bağımsız olmak için gereken farkın canlı tutulmasın da belki de.

Hem tarihin getirdiği geleneği ayakta tutmak, hem de modern dünyada ayakta kalabilmek ciddi bir bireysel çabayı gerektiriyor. Bu çabayı herkesten beklemek ise pek mümkün değil. (Bu bir elitizm de olmamak zorunda, aynı zamanda.) Bu çabayı göstermemiş/gösterememiş insanların ise geleneklerinden, tarihlerinden gelenden ne kadar şeyi muhafaza edebileceğinin ise karamsar bir cevabı var gibi geliyor.

Bir şapka devrimini, ölçülerde değişikliği vs. asimilasyon olarak okumak pek anlamlı değil. Moderleşme ise bunlar içn daha mantıklı

Asimilasyon bir unutturma çabası mı, modernleşme gayreti mi? Ya da modernleşme/küreseleşme bunu kendiliğinden yapıyor mu? Tam bir cavap olmasa da bu karışık soruda moderleşme belirleyici bir yer tutuyor sanki.

2 yorum:

Feride Nizamettin dedi ki...

Fiil olarak "asimilasyon" kelimesi biraz daha bilinçli bir aksiyonu ifade ediyor kanımca, yani insanları istemedikleri halde zorla ait olmadıkları birşeye dönüştürme ya da bunu kabul etmeyenleri yoketme. Bu sebeple sizin dediğinize daha çok "çözülme" diyebiliriz. Çünkü klasik anlamda rızamız alınmamış olmasına rağmen çağın getirdikleri karşısında baştan çok tutucu davransak bile sonunda modernleşmenin esiri oluyoruz (bkz. cep telefonları:))))

Enis Diker dedi ki...

Haklısınız efendim, bir değişme var. Büyük şehirde zamanın getirdiği bir yaşam tarzı dayatması var. Yaşam tarzı olarak bakıldığında bir çözülme ya da şehre uyum sağlama belki de, üç aşağı beş yukarı bütün büyükşehirlerde yalnız Türkiye'de değil dünyanın her yerinde bir benzerlik, benzeşme var. Bu aynı zamanda şehirde yaşayanı, şehre geleni değişime zorluyor. Bu konuda itirazımız bu yaşam tarzlarının benzerleşmesinin,ki buna asimilasyon demek bizce de pek uygun düşmüyor, daha çok şehir hayatı/modernleşme eksenli olduğu üzerine. Yazıdaki asimilayon kelimeleri yerine moderleşme ya da büyük şehir yaşayışı konularak okunduğunda yazının anlamı daha yerine oturuyor galiba. Büyükşehirlerdeki değişimin modernleşme üzerinden anlatıldığı yazıda bu yüzden "asimilasyon" kelimesi eğreti kalıyor.

Küçük şehirlerde avm lerin açılması, televizyodan belli bir hayat tarzını örnek alınması oralarda da değişimi gittikçe hızlandıracak sanırım.

Yorumunuz için çok teşekkürler :)