18 Ağustos 2011 Perşembe

Gel!

Gelen çilesiyle, sorularıyla, biriktirdikleriyle geliyor. Kendi sorularına bir cevap arıyor çoğu kez, bir nefes alma, bir ferahlık duyma derdinde. Yeni bir elbise giymeye mecali yok çoğu zaman. "Bir kez gelen çıkamaz" tarzında bir mafya örgütlenmesi değil bu kapı, ya da bir misyonerlik teşkilatının bekleme salonu. Gelenin ayakta karşılandığı, ayakta uğurlandığı bir kapı. Sohbetin, dertleşmenin, insanlık sofrasının herkese açık olduğu bir kapı.

  Gelinen yer ise, zamanının sorularıyla cebelleşen bir yer aynı zamanda. Ne gelen ne de gelinen bir kararda. Gelen de, gelinen de kendi çilesinde, kendi sorunlarında; henüz verilmemiş kendi cevaplarının peşinde.

  Çoktan kalkmış bir kervan değil burası. Elbette, kervanda kalmaya niyeti olan ile kervanı ziyarete gelenden beklenen aynı değil.  Herkese açıklık, herkesle- her düşünceyle yol almak değil. Evin oğlundan, kızından beklenen ile muhabbetle ziyarete gelen ya da çilesinin derdiyle kapıyı çalıp soluk almaya gelenle aynı değil .

3 yorum:

N.Narda dedi ki...

Hımm, son cümle de çok anlamlı...

Enis Diker dedi ki...

Yorum için teşekkürler Narda hn:)

Enis Diker dedi ki...

Yorum için teşekkürler Narda hn:)