Bir heykelin,
bir resmin, ikonanın bir objenin put sayılabilmesi için birilerinin onu tapılır
kabul etmesi gerekir. Puta tapma animizimde var olan bir şey. Doğa olaylarını
kontrol etmek, şifa bulmak için doğaya hükmeden kuvvetlerin bir parçasının
orada olduğunu kabulle iş başlıyor. Ya da ataların ruhlarının o nesnede
yaşadığı, onu mesken tuttuğuna inanma. Puta tapmada istek ya hediyelerle,
rüşvetle ya da putu cezalandırarak yapılıyor. Her halükarda putun ya da puttaki ruhun/gücün her neyse artık
doğa olaylarına etkisi olduğu kabul edilir.
Atatürk
heykellerin böyle bir vasfı hiçbir zaman olmadı. Kimse onlardan ne bir şey
istedi ne olan bitenden onları sorumlu tuttu ne de mum yakana, çaput bağlayana
rastlandı.
Atatürk
heykellerinin işlevi, milli günlerde Atatürk’ün şahsında toplanan milli
mücadele ruhunun canlı tutulması için belli alanları imleyen sanat eserleri
olmasıdır. Toplanılacak alanı işaret etmek için şükranla yapılmış eserlerdir.
Bir heykelin
etrafında, bir meydanda toplanma illa o heykele tapma değildir. Şirk
kovuculuğunun, ikona kırıcılığının kapısı açıldığında Işıdı’ın yaptığı gibi
ortada ne bir türbe ne bir tapınak ne de bir sanat eseri kalır. Bu işe
girildiğinde Anadolu'da türbe, anıtsal ağaç ne varsa hepsi tahrip edilir.
Bir yanda
beraberlikten bahsetmek diğer yandan insanların milli hatıralarına saldırmak
bir arada ne kadar ciddiye alınır, tutarlı şeylerdir düşünmek lazım.
Yapılan
Cumhuriyete saldırıdır. Bu cephenin askerlerinin mesela Mustafa Armağan’ın
alaycı twittlerine bakıldığında niyet gayet açık görülmektdir. Apar topar
valiliğin önünde kaidesi bile olmayan resimlerle tepkiler itiraz edilmesi ise
hiç inandırıcı değildir. Kaide dediğin nedir ki, hazırlıksız olunduğu apaçık belli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder