Neşe neticede bir
estetik tecrübenin tezahürüdür. Renklerin, seslerin bütünlüğünden, ahenginden
duyulan heyecandır. Bir birliği/ahengi sezme, fark etme anı. Estetik tecrübenin bir
anlama olduğundan bahsediyorsak onun bir bilgi olduğundan da söz edebiliriz.
Peki bilgi için Aristo'nun yaptığı meşhur tanımı, “gerekçelendirilmiş doğru İnanç”
tanımı ile birlikte onu nasıl anlamamız mümkün olacaktır. Şimdilik soru
olarak dursun.*
İşin soyut olanı
kavrama pratiğini bir kenara bırakırsak, beni şimdilik ilgilendiren kısm insanları eşitliyor oluşu. Güzelliğe karşı uyanmış her ilgi (ki uyanmayan da
vardır), neşeyle birliğe yönelmiş bir heyacandır da. Uzun karmaşık kitabi
bilgiye ulaşma imkanı ya da vakti olmayanı, genetik olarak yeterli olmayanı,
hayat gailesi içinde kaybolmuş olanı bir noktada eşitler. Karmaşık bir melodi
ya da desen karşısında duyulan heyecan ile doğa karşısında duyulan heyecanın
bir farkı kalmaz. Neşe tüm insanları eşitler ve birliğe yönlendirir ve çulha, bakkal, terzi, hallaç, camcı bir olur,
eşitlenir.
Eski bir soruya tekrar cevap vermeyi deneyeyim "Tasavvuf niçin neşeye, aşka ihtiyaç duyar?". Çünkü o, insanları eşitleme gücüne sahiptir ve bu da herkese yolda olma imkanı tanıyan belki de yegane şey olarak vardır.
* Kendime not: Gadamer' in estetik bilinç için yazdıklarına bakılacak.
Eski bir soruya tekrar cevap vermeyi deneyeyim "Tasavvuf niçin neşeye, aşka ihtiyaç duyar?". Çünkü o, insanları eşitleme gücüne sahiptir ve bu da herkese yolda olma imkanı tanıyan belki de yegane şey olarak vardır.
* Kendime not: Gadamer' in estetik bilinç için yazdıklarına bakılacak.
3 yorum:
Eşitleme neselesi ne güzel. Yalnız hangi tasavvuf diye soruyorum ben kendime. Bendeki tadavvuf svastikayla alakalı... Neyse, daha kendim çıkamadım işin içinden:)
Bir gökyüzünden bakan var, ne yerde ne gökte :) Kozmoloji üzerine, sırlar vs. Bir de yeryüzünden bakan, işe insanlardan başlayan var. Ben ikinciyi yazıyorum :)
Bize de o lazım zaten.
Yorum Gönder