22 Eylül 2007 Cumartesi

Egitim ve Meditasyon

Uygarlık eğitir, kültür aydınlatır. Biri öğrenmeyi, diğeri meditasyonu, düşünmeyi ister.

Tefekkür, meditasyon, insanın kendi kendini ve dünyadaki yerini tanımak üzere sarfettiği iç çaba ; öğrenmek, tahsil etmek ise, gerçekler ve gerçekler arasındaki münasebetler hakkında bilgi toplamaktan ibaret apayrı bir faliyettir. Meditasyon hikmete,uysallığa, huzura, bir nevi Yunani "katharsis" e götürür. Sırlara dönüklük, hehangi bir dini, ahkaki veya sanatla ilgili gerçeği idrak etmek maksadıyla kendi içine dalmak demektir bu... Buna karşı öğrenme, tabiata dönüklük demektir. Gayesi varoluşun şartlarını öğrenmek ve değiştirmektir. İlim; müşahade, tahlil, teşrih, tecrübe, tetkik, tatbik eder; tefekkürün manası ise sırf marifettir. Fikren müşahede "istek ve arzudan arınmıştır" (Schopenhauer), yani fonksiyonsuz ve menfaatsizdir. İlim ise, hiçbir zaman böyle değildir. Tefekkür düşünürlerin, şairlerin, sanatkarların, ermişlerin tutumudur, ilim adamlarının değil... İlim adamı da tefekkür anlarını tanır, ancak ilim
adamı sıfatıyla değil, insan olarak, sanatkar olarak (çünkü her insan bir dereceye kadar sanatakardır). Tefekkür kişiye kendi üzerinde hakimiyet imkanı verir; ilim tabiat üzerinde. Eğitimimiz sadece uygarlığımızı inkişaf ettirir ve tek başına kültürümüze hiç bir katkısı yoktur.


Aliya İzzetbegoviç- Doğu ile batı arasındaki islam dan alıntı

Hiç yorum yok: