Hakikat ve aşk arasında bağ?
Yaşanan anın içinde anı, geçmişin tecrübeleriyle yaşanmaşlıklarıyla değerlendiriyoruz. Yaşananın alacağı şekli, hesaba katılmayan, katılamayanlarla nasıl etkileşeceğini bilemiyoruz. Tüm zamanların sonunda oturup değerlendirme gücümüz yok.
Bu ise hakikati oluş içerisinde temkinli, mütevazi bir arayış çabası haline çeviriyor, ele geçirilmesi mümkün olmayan.
Hakikat ve hakikatlilik üzerinden aşka bakmak/ulaşmak mümkün müdür?
İlk başka günlük yorgunlukların arasında bir mücadele gibi duruyor hakikat. Sürekli bir çaba. Hakikatin varlığından şüphe etmeyen, promete çabası.
Aşk burada hakikati kavramanın bir yolu mudur, hakikat çabasının açtığı bir kapı mıdır?
Öncelik belki de yöntemsel açıdan bir önem taşır.
Hakikatin kendisinden yola çıkarak aşkı kavrama çabası bize ikinci yolu işaret eder.Hakikatin peşinde mütevazi bir şekilde yaşanan hakikatlilik çabası bir arayışın ifadesidir ve bir arayış ise kendinde yapılan bir şey olmasına rağmen insanın çevresiyle, insanları, tabiatı anlama çabası ile mümkün olur. Küçük, küçük birçok olayın kendi içinde yaşadığı hakikatın her zaman bir başka şeyle ilintisi olduğu üzerine. Ve küçük bir çok olaya duyulan ilgi, onların içinden bakma çabası.
Aşk burada anlama çabasından bağlanabilir. Aşk bir şeye bir başkasının gözünden bakmanın/bakabilmenin en yüksek noktası değil midir. Sürekli ve anlamaya dönük bitmeyen(/ bitemeyen) bir ilgi değil midir? Ve aşık bu anlama çabasının noktalanmasının aşkın bitiği anlamana geldiğini bilmez mi? Olgular, olaylar, haller değişir aşkta değişmeyen/değişemeyen onu ayakta tutan ise sürekli ve mütevazi ilgi/anlama çabası değişemez. Belki de bir halin, olgunun, olayın anlık hakikatini hissetmek mümkündür ama sürekliliği olan bir şey değildir. Onu sürekli yapan hakikkate olan sürekli ilginin kendisidir.
Sanırım...
taslak, düzeltilecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder