25 Ekim 2009 Pazar

Resmi tarih karşıtlığı (yeniden)

Bütün bildiğimiz, bizlere öğretilen tarih sorgulanır oldu. Resmi tarih eleştirisi pek revaçta, efendim bu resmi tarih diye itiraz edildiğini daha sık duyar olduk.

Resmi tarih söylemiyle, aslında gerçek olmayan ama bir şekilde kitlelere öğretilmiş, yutturma bir tarihin olduğu kastedilir oldu. Tarih üzerinden eleştirilir olduk.

Önce; tarih niçin okunur, okutulur?

-Geçmiş hakkında entellektüel bilgi birikimine sahip olmak?

- Geçmişin hatalarından ders çıkarmak maksadıyla?

- Milli bir kimliğin, aidiyetin oluşturulması gayesiyle geçmişte yaşanmışlıklardan istifade etmek?


Yeni ve yükselen bir ilgi var tarihe. Geçenlerde bir televizyon programında (5N 1K da Monte Carlo kumarhaneleri sahiplerinden birinin Cüneyt Özdemir in ) şimdi lüks nedir sorusuna, şimdi lüks tarih denilmesi oldukça ilgi çekici. Geç saatlere kadar tarih bilgilerinin ortalıklara döküldüğü programlar yayınlanır oldu keza. Tarihe karşı oluşan bu yeni ilgi elitist bir tavrın ifadesi. Bunun sosyal boyutunu, aidiyet isteği ile olan bağını hocama bırakıyorum:)

Tarih merakının bir başka nedeni - geçmişin hatalardan ders çıkarmak, ilişki içinde olunan devletleri, dünyayı tanımak gayesi de olabilir. Savunma gayeli olabiliceği gibi geleceğe bir projeksiyon tutma, geleceği şekillendirme amaçlı da olabilir. Aynı geçmişlerin okunması farklı çıkarlara hizmet maksadıyla farklı yorumlarada sebeb olabilildiği söylenebilir. Bir İranlının tarih algısıyla, bir İşveçlinin tarihi yorumlayışı gerek geldikleri gelenek, gerekse beklentileri nedeniyle aynı olmayacaktır.

Resmi tarih ? Müfredata bir gönderme var gibi. Yönlendirici , otoriteter bir devletin gölgesi ile şekillenmiş bir tarihe işaret eden bu bakış ciddiye alınmalı mı?

Her an eleştirilen tarih, aşağılık kompleksine ya da başka siyasi mühendisliklere işaret ediyor olabilir mi? Objektif bir tarihten söz edilebilir mi? Tarihe bakışında ideolojik olabileceği söylenebilir mi?

Devletler arası ilişkilerin çıkar üzerinden yürüdüğü vakıa. Bir devletin bir diğeriyle ilişkilerinde olağanüstü durumlar hariç, deprem vs kurduğu ilişkilerde insaniyeti değil de, devletlerin çıkarını düşündüğün söylemek yanlış olmaz sanırım. Tarihte bu çıkarların kullanılmasında bir araç sanırım.

Bu yüzden sıradan vatandaşa öğretilen tarihin bir takım milli çıkarları öne çıkarması makul sayılabilir. Ve bu illa bir çarpıtmada olmayabilir. Kamuoyunu uyanık tutmak derdiyle de yapılmış olabilir .

Tarihin milli bir kimlik oluşturulmasında , milli bir bilinç oluşturulmasına katkısı inkar götürmez. Kimlik oluşturulmasında tarihin bir alet olarak kullanıması onun bazı konuları öne çıkardığını, bazılarını geride bırakması ile mümkündür. Sanırız bugün resmi tarih denilen şeyde bu. Tabi bunun insani, başkalarını küçümseyici yanlarının her zaman gözden geçirilerek, düzeltilir olmaması lazım.

Tarih nasıl bir kimlik oluştuyorsa, bir siyasi tavra denk düşüyorsa; karşıtlığıda bir başka siyasi bir tavra denk düşebilir. Resmi tarih karşıtlığı eğer bir başka tarih öne süremiyorsa manasızdır. Tarih karşıtlığıdan başka karşıtlıklara işaret ediyor olabilir. Ve tarih bir siyasi çıkarı desteklemek için kullanıldığında, karşı çıktığı resmi tarih gibi pekala da maksatlı olabilir.

Son zamanlarda önüne gelenin resmi tarihe çatması, söylenenlerin hakikat kaygısından uzak olduğunu düşündürür oldu. Resmi tarih eleştrilerinin çoğunda bir başka grubun üzerinde nufuz kurarak çıkar sağlama hedefleniyor sanki.

2 yorum:

Kali Rind dedi ki...

Gözden kaçırdığım çok güzel bir yazıymış.Elinize, zihninize sağlık. Bu arada e mailinize ulaşamıyorum. benimki kalirind@gmail.com bir şekilde e mailinizi bildiriseniz çok memnun kalıcam Enis bey.

Enis Diker dedi ki...

Efendim
Çok teşekkürler :)

enis.diker@gmail.com

yediker@ttnet.net.tr

mail adreslerini kullanıyoruz.

Selam ile

enis