18 Aralık 2011 Pazar

Hz. Mevlâna'nın Şems-i Tebrizi hz.lerine büyük muhabbeti var. Adına bir büyük Divan-ı Kebir'i adamışlar. Onun Şems'de gördüğünü görmekten aciziz.

"Sadece Şems yoktu" demek bir rütbe tenzili. Uslüp şöyle diplomatik bir uslup da değil: Efendim Şems bir ummandı, büyük veliydi, ama onun yanında Hz. Mevlâna'nın başka yoldaşları da oldu.

Tarihte daha evvel Şems'e karşı olanların yaptığını bu devirde tekrarlamayacağız. Tekrarında ısrar edilen bu söylemi mantıklı bir gerekçe ortaya konmadıkça paranteze alacağız.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Şems Kerbelâ Şehitlerinin Mevlânaya gönderdikleri bir mektuptu da. Makaalatı okutmamak, surekli tahrif edilmiş olabileceğinden dem vurmak hoş değil. Şemsin Gazali ile ortak yanlarından kaçanların yakıştırmaları, şemssiz ve dolayisi ile gazali ve mevlanasiz mevlevilik nafile bir cabadir.

Elestiri baska bir seydir ve gereklidir. Yapmadiklari tek sey bu. Kapasiteleri yetiyorsa elestirmeye calisirlar, uzeine dusunuruz.

Enis Diker dedi ki...

Şemse karşı yürütülen sessiz ve inatçı bir kampanya var. Bilgisizlikle, patavatsızlıkla, karizma iddiasıyla açıklanamıycak bir şey bu. Şems'in bir dünya görüşünün, bilgisinin olmasını ve bunun da Mevlâna'yı etkilemiş, olgunlaştırmış olmasını redediyorlar. Kubreviye bir ritüel olarak görmeyi tercih ediyorlar.