21 Mart 2009 Cumartesi

Hayırsever Devlet / Sosyal Devlet ?

Sosyal devlet mi ? Hayırsever devlet mi?
Devlet hayırsever olabilir mi?


Fakirlik her zaman olacak. Bazı insanların hep yardıma ihtiyacı olacak, bazılarımızın hep baş edemediği sağlık sorunları olacak. Sorunun cevabı onların kendi hallerine bırakılmasından ziyade onlara uzanacek elin nasıl uzanacağı, üzerine olmalı.

Eşitlik ve adalet adına bu soruların sorulması lazım. Çaresizlerin vurdumduymaz, satılık ilan edilmemesi ya da kendilerini böyle hissetmemeleri ; kazananında adil bir yarışın galibi syılabilmesi için ,yardımlaşma ahlakının ilkeleri üzerinde tekrar düşünmek lazım galiba.

Sosyal devlet vatandaşlarının eğitim sağlık barınma çalışma gibi haklarını sorgusuz karşılamayı tahhüt etmiş devlet türü. Halkı eşit vatandaşlar olarak kabul ettiğinden.
Hukuki bir neden sonuç ilişkisi. Sosyal devlette yardım gayesi yok, vatandaşların yaşam kalitelerinin asgari bie seviyenin üzerinde tutulması gayesi var.

Hayırsever devlet olurmu? Hayır dini bir terim neticede. Hayırsever kişilerden oluşmuş bir yönetim olabilir sanırım. Hayrın gayesi Allah rızası ise yönetim burada hayırseverlere aracılık ederek , cebinden vermeyeceğine göre, Allahın rızasını talep eder. Neticede hayra aracılık etmekde bir hayırdır, hayırdan dünyevi bir fayda ummadıkça. Devletin bizzat kendisi bunu kurumları aracılığı yardımın içine giriyorsa, riyaya karışıyor görüntüsü vermemek zorunda. Aksi partizanlık, dünyevilik olur

Devlet yaptığı yardımların ister sosyal devlet ilkeleri içersinde olsun, istrese hayırsever vatandaşların hayırlarını organize etmek maksadıyla olsun, yaptığı yardımlarda rutin olmak zorunda. Seçim zamanalarında artan yardım, bir partinin lehine olabilecek bir şekilde yardım her zaman dünyevi gayeler olarak kabul edilecektir . Yardımı yapanın devletten bağımsız , denetlenebilir ve denetlenen bir yapıda olması gerek.

Yardımlar hayırseverlerin bağışlarıyla ayakta duracaksa hayırseverlerinde kolay ulaşabileceği, benimsiyebileceği ; yardımlaşma, dayanışma ruhunu bozmayacak , bir ayrım yapmadan herkesi kucaklıyabilecek ; yardım yapılanı tembelleştirmeyecek (mümkünse öncelikle iş yaratacak) bir yapıda olmalı.

Sosyal devleti ayakta tutarak ; yardımlaşma, dayanışma ruhunu yaşatmak için bir orta yol bulmak lazım gibi geliyor

5 yorum:

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Elbette insanlar zor durumdaysalar onlara yardım edilmeli fakat bu yardımlar ne insanları satın almaya yönelik olmalı ne de onları tembelliğe itici. Eğer bir adama iş değil de o ay idare edebileceği para verirseniz belki onun karnını doyurursunuz ama ruhunu köreltirsiniz. Oysa bu adama kendi parasını kendisi kazanma imkanını yaratırsanız işte o zaman yardım etmiş olursunuz. Onun onurunu kırmadan onu hayatta tutmanın yolu bu değilse nedir? Çalışamayacak durumda olanlar için değil elbette bu söylediğim. Yaşlı insanlar ya da engelli olan insanların hayatlarının iyileştirilmesi için bazı projeler geliştirilebilir. Devletin bu şekilde işleyen bir sistem kurması gerektiğine inanıyorum ben. Artı olarak eğer bir adama iş değil de para verirseniz o adam güç bela geçinir ve üstüne üstlük iş de bulamazsa o adam bir gün suç işlediğinde kimsenin ona "neden suç işledin?" diye sorma hakkı olamaz. Ya çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamamıştır ya da boşluk onun aklına başka fikirler sokmuştur.

Kali Rind dedi ki...

Bir devlet "başımın gözümün sadakası olsun" deyip, yarattığı sefaletin borcunu bu şekilde ödediğini düşünme hakkına sahip olabilir mi?

O zaman Devlet niye var? Zaaten bireyler tek tek sadaka vermeye özendirilir islamda. Sadaka bireyin sorumluluğundadır, devletin değil.

Demek ki devletin bir artısı olmalı, o daha üst bir çıtadan bakmalı, ona talip olanlar, sorumluluklarının "sadaka"yla geçiştirilebilecek mahiyette olmadığını fark etsinler artık.

Enis Diker dedi ki...

Aydan atlayan Kedi : Yapılabilecek en iyi yardım iş bulmak diye düşünüyoruz. Mecburiyetin dışında devamlı yapılan yardımlar insanların morallerini , hedeflerini köreltir, ruhen çöküntü yaratır sanırız


Kali Rind: Çalışamayacak derecede yaşlı yada hasta insanlar, engelliler, bölgesel farklardan dolayı çalışacak iş bulamayanlar, afetzedeler, ödeyemeyeceği borç altında kalanların en azından bir iş bulana kadar , çalışabilir duruma geline kadar yada mecburen hayatları boyunca bakıma ve yardıma muhtaç olabilirler. Bunlar kişilerin yardımseverliğine , insafına bırakılamayacak kadar çok olabilir ki bugün durum malesef bu. Yardım her halükarda geçici bir çözüm.

Kali Rind dedi ki...

Bunun çözümü lutfettim, mevzuatta yoktu, acıdım yapıverdim edebiyatında değil yalnız.

Bunların devamlı ve sistematik olması lazım. Devlet bunu sistematik hale getirmeye mecbur.

Canı istediğinde acıyan, canı istexdiğinde parasını sakınan devlet SADAKA ZİHNİYETLİ devlettir.

Israr ediyorum, sadaka bireyin işidir, devlet ise bütün hasta yaşlı özürlü insanlarımıza bakmakla sorumludur.

Artık zenginleri yasa çıkartarak mecbur mu eder, her mahallede bir sivil toplum örgütünü bo organizasyona aracı mı kılar, yani düşünür bunları yapar. Ama kafama esti, vicdanım sızladı, al sana sadaka diyemez. Derse, tuncelideki olay gibi SAMİMİYETSİZ ve İKİ YÜZLÜ davranmış olur. Bir kısmına yardım, geri kalan? "İşte onlara gücümüz yetmedi." Bu mu cevap?

Enis Diker dedi ki...

Yardımın ahlakının ilkeleri üzerine yazılan bu yazının çıkış noktası bahsetiğiniz illerde yapılan yardımlardaki çarpklıktır. Bu olaylardan duyulan rahatsızlıktır.

Sevgili Kali Rind aynı kanatteyiz sanırım. Eğer yardım yapılacaksa, bunun bir oganizyon aşamasında (devlet için)ileri gitmeyen, kesinlikle rutin, devletten bağımsız , denetlenen olması gerektiğini düşündüğümü de yazıda belirttim. Önceliğin sosyal devlette olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama yardımlaşma ve dayanışma açısından eğer bireyler sadaka (kimseyi küçük düşürmemek, bir şeylere zorlamamak kaydıyla) vermek isterlersede bu müesseseye karşı değiliz.