30 Ağustos 2010 Pazartesi

Şuursuzluk....

Gün geçmiyor yeni bir haber gelmesin, yeni bir haberle bu kadarıda olmaz diyelim.

En son Konya Valisinin neoliberal tavrı karşısında ağzımız açık kalmış, "bu ne cüret" diyebilmiştik. Sayın vali özel sektör vasıtasıyla Mevlâna Müzesini (Türbesini) pazarlamaya kalkışmıştı. Oysa yabancı devlet konuklarının ağırlanmasında "sema" nın meze olarak sunulmasına daha alışamamıştık, yapılana kızgınlığımız yatışmamıştı.

Son olayı Murat Bardakçı'nın yazısından öğrendik ve tekrar canımız sıkıldı. Biraz araştırnca internette haberini bulduk. Aynen aktarıyoruz:

http://www.gokyuzuhaberci.com/14091/sema-gosterisi-ni-turist-ler-hayranlikla-izlediler/


"Sema Gösterisi'ni 'Turist'ler Hayranlıkla İzlediler! Ramazan şenlikleri kapsamında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde gerçekleştirilen 'Sema Gösteri'sini izleyen hayranlıkla izleyen turistler fotoğraf çekmeyi de ihmal etmediler.

TAV Havalimanları Holding, bu yıl da işletmesini yürüttüğü havalimanlarında Ramazan ayı süresince çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. İlki Ankara Esenboğa Havalimanı'nda başlayan Ramazan Şenlikleri, bugün İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki Sema Gösterisi ile devam edecek.

TAV Havalimanları Holding tarafından işletilen havalimanlarında, geleneksel hale gelen Ramazan etkinlikleri devam ediyor. İlki Ankara Esenboğa Havalimanı'nda düzenlenen etkinlikler çerçevesinde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen Sema Gösterisi özellikle yabancı turistler tarafından büyük bir beğeni ile karşılandı.
TAV İstanbul Genel Müdürü Kemal Ünlü,' Havalimanları, ülkeye girişte ilk, çıkışta ise son intibanın yaşandığı mekanlar olması açısından büyük önem taşıyor. Bu anlamda havalimanı işletmecisi olarak her gün değişik kültürden ve milletten 70 bin misafirimize ev sahipliği yaptığımız İstanbul Atatürk Havalimanı'nda geleneksel Türk sanatlarını yaşatarak kültür elçiliği misyonunu taşımayı amaçlamaktayız. Ramazan ayı kapsamında özellikle yabancı turistler tarafından da büyük ilgi gören çeşitli etkinliklerimizi, işletmesini üstlendiğimiz Ankara Esenboğa Havalimanı ve İzmir Adnan Menderes Dış Hatlar Terminali'nde de gerçekleştirmeye devam edeceğiz' dedi.
Ramazan etkinlikleri kapsamında ayrıca İstanbul Atatürk Havalimanı'nda her Cuma 'Sema' gösterilerinin yanısıra TAV Galeri'de kurulacak 'Ebru Tekneleri', yolculara 'Ebru' sanatını yakından tanıma ve uygulama şansı sunacak.
Etkinlikler kapsamında, Ankara'da her Salı 'Seyrü Sefa', her Çarşamba 'Meddah Gösterileri'nden; Karagöz ve Hacivat, Aşuk ile Maşuk, Kukla ve Gölge oyunları, her Perşembe 'Ebru Sanatı' ve her Cuma da 'Fasıl Dinletisi'nden oluşan Ramazan eğlenceleri Ankara Esenboğa Havalimanı yolcularının beğenisine sunuluyor.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı ise Ramazan etkinlikleri kapsamında, Dış Hatlar Terminali'nde çok farklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 'Karagöz-Hacivat' sergisinde, Türk mizah tarihinin unutulmaz ustalarının farklı bir yöntemle resim ve grafik öğeleri birleştirilerek resmettiği sergi, Ramazan ayı boyunca İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda yolcuların beğenisine sunuluyor.


Bu son olay bize olayların kişisel dil sürçmelerinden ibaret olmadığını göstermiştir. Mevlevî geleneği bir Moğol istilasının altındadır. Görmezden gelinecek, hoşgörüyle geçiştirilecek sınırları çoktan aşmıştır. Mevlevîlik pazara çıkarılmıştır.

Ey devlet elini semâmızdan çek ...

Edeb ya HU..

6 yorum:

Kali Rind dedi ki...

ramazan nasıl-yiyecek,içecek reklamlarının da gayretleriyle bilinçaltında- yemek bayramına dönüşmüşse, sema da modern danslar arasında yerini almıştır Enis Bey.

Varın siz düşünün 'din' algısını.

Enis Diker dedi ki...

Sayın Kalli

2008 yılında Bakan Ertuğrul Günay imzalı bir genelge yayınlandı. http://semazen.net/other/Genelge.htm - Bu genelgede Semâ, Unesco tarafından korunması gereken dünya mirası olarak kabul edildiği söylenmişti. Uluorta heryerde yapılmaması istenir. Ama korunmaya alınan her şey gibi daha çok işler rayından çıktı, her ne hikmetse.

Yorumunuz için teşekkürler.

JoA dedi ki...

bunu mfö, mvab albümünün konserlerinde "allah allah" ilahisi sırasında sahneye çıkardığı semazenle başlatmış olabilir gibi geliyor bana. görsel olarak o kadar muhteşem bir görüntüydü ki mânâ kimsenin umurunda olmadı belki de.

Enis Diker dedi ki...

Başlangıçta Konya'da yapılan resmi(?) semâ ayinleri turizm faliyeti adıyla başladı. Ama hepsi gerçek semazenlerden yapılan, geleneğe harfiyen uymaya çalışan semâ ayinleri idi. Bazı mecburiyetlerden dolayı bu şekilde adlandırılmıştı. Yurt dışında yapılan semâ ayinleri ile de ilgi artınca, denetleycek bir makamda olmayınca; halıcılarda, otellerde, düğün salonlarında, kliplerde, alışveriş merkezlerinde kendilerine semazen adını veren kişiler türedi.

Yorum için teşekkürler.

JoA dedi ki...

resmileştirme çabası bir nevi kontrol çabası (!) olabilir elbette. her ne kadar turistik amaçlı da olsa, sizin deyiminizle geleneğe uyan sema ayinlerini öpüp başımıza koyalım. birini izlemiştim. sonrasında çok güzel bir sohbet ortamı da olmuştu başsemazenle (doğru tabir bu mudur bilemiyorum ama). o sohbet sayesinde, izlediğimiz sırada içimizi önce parçalayan, sonra da teyelleyen şeyin ne olduğunu az çok fark edebilme fırsatımız doğmuştu. bunlar güzel şeyler. yurt dışındakiler de bana çok absürt gelmiyor açıkçası. yine görsel açıdan muhteşem, içerik olarak da insanların kalbini biraz olsun titretebileceğini düşündüğüm şeylerdi izlediğim kadarıyla. sonuçta inanç turizmi diye bir şey de var, bunu da inkar edemeyiz. ama galata mevlevihanesi'nde bu işi fahiş rakamlarla tam ticarete dökerlerse, millet de ne olduğunu anlamaz işte. sadece turistlere yönelik değil, türkiye halkına yönelik de saçmalıklar var. bu, esoterik bir bilginin parçasıyla o zaman öyle kalsın. paylaşılabilen bir şeyse (ki ben öyle olduğuna inanıyorum kendimce) o zaman adam gibi paylaşılsın. ben tabii dışarıdan bakan biri olarak atıp tutuyorum, haddimi aşan bir şey söylediysem affola. kimseyi kırmak istemem. fakat ne zamandır sinirimi bozan bir durumdu, konuya hâkim olmadığım için bir şey demeye çekiniyordum. yazdığınıza sevindim.

Enis Diker dedi ki...

Estğ. :) Önemli bir konuya değinmişsiniz. Rahatsız olunacak bir şey yok. Galata'da yapılan semâ ayininden para alınması gerçekten rahatsız edici. Bu işin başlangıcını Nezih Uzel bey geçen teke tek programında şöyle anlattı.60 ihtilalnden sonra semâ ayinine devam edilecek mi edilmiyecekmi sorusu ortaya çıkar. Henüz yeni başlanmış ya 1955 ya da 1957. O zamanlar yapılan ayinleri İstanbul'dan giden bir grup organize edermiş. İhtilal olunca 1960 da insanlar sponsor olmakta çekinmişler. Salon kirası, elektriğidi şuydu buydu derken bilet kesmek zorunda kalınmış. Bilet öyle yerleşmiş.

Galatanın durumu biraz daha farklı. Galata Mevlevihanesinin konumu müze. Ziyaretçilerden müze bileti kesiyorlar. Yapılan semâ ayini yapılan yer devlet müzesi. Bir gariplik en başından beri sürüyor.

Aslında işin aslı "insan" yetiştirmek. Müzik, semâ buna araç. Güzelllikleri gören, güzel davranabilen insanın gönlünde Allah aşkı yetişir düşüncesi ile. Son yazdıklarım benim şahsi kanatim, bunu belireyim:) Farklı düşenelerin olduğunu belitelim.

Sevgili JoA inanın ki bunların konuşulmasına ihtiyaç var, iyi ki yazdınız. Konuşulmaya konuşulmaya geldiğimiz yer ortada.