21 Mayıs 2016 Cumartesi

2




Dinle!
Neyi?
Sözü, öğüdü bilmediğini kabul ederek dinle.
Nasıl?
Her şeyi anladığını bildiğini iddia etmeden
Tevazuyla, merakla dinle.


**

Bugün genel olarak bazen alçak sesle, bazen de yüksek sesle; bir değerler erozyonundan ya da yokluğundan bahsediliyor. 

Değerlerin yaratılması, var oluşu, aktarımı her zaman bir toplum içinde mümkün. Toplumsal olguların işleyişi ise doğru/yanlış üzerinden bir hükme ihtiyaç duymakta. Ve her hükümde az ya da çok bir sorumluluğun, iradenin alanında.


Geleneklerin varoluşu onların değerler üzerinden gerekçelendirilmesiyle mümkün. Bu da belirli, bütünlüklü düşünce geleneklerine, referans noktalarına, belli ön kabullere ihtiyaç duyar.

Bugün, ahlaki yoksunluğun sorunsallaştırılması başka ve uzun bir mevzu. Burada, bu blogda bugün için kullanılabilecek belli referans noktalarının düşünce geleneği için var olup olmadığı, varsa nasıl sorunsallaştırıldığı üzerine bir envanter çalışması yapılması denenecek. Bu Amerikanın yeniden keşfi olmayacak tabii ki, bugünün dünyasından geçmişin klasik eserlerinin yorumu olacak.

Bugünün anlayışında tasavvufi eserlerin tümünün akıl dışına itilmesi alışkanlığı, tasavvufun toplumsal değerlerin oluşması ve işletilmesine yapacağı akılcı katkıyı engellemekte; etiğe, sosyolojiye, siyasete ve felsefeye yapacağı olumlu katkıyı engellemektedir. Kanaatimce, tasavvufun mistik yanı ayrı bir konu, toplumsal yanı ayrı bir konudur. Mistik yanında bile bireyselleşememiş kişilerden bir şey beklemek güçtür.

İnsan bugünün sorunlarını çözmek için tutarlığı, bir bütünlüğü olan referans noktalarına ihtiyaç duyar. Okuma, yeni bir sorun için okuma içinse yeni bir okuma denemesidir. Bu biraz da tembellikten ve vakitsizlikten. Bir odanın sıcaklığının ne olduğunu anlamak için termometreye bakar ve 30 c deriz. Sıcaklığın ölçülmesinde neden civanın seçildiğini, termometrenin neden Celsius olarak kabul edildiğini sorgulamayız. Nadiren bunlara da gerek duyarız, mesela çok hassas ölçülere ya da çok büyük sıcaklıkların ölçülmesinde belki daha pratik bir şeye ihtiyaç duyulabilir.

Bizde düşünce geleneği dendiğinde Kelamdan ve ardından gelen Meşai filozoflarından/düşünceden söz etmek bir alışkanlık. Her iki düşünce geleneği raf ömrünü tamamladıktan sonra inceledikleri konular itibarıyla Tasavvufun içinde adeta bir derin dondurucuda gibi var olmayı sürdürdüler. Toplumu şekillendiren, bir arada tutan geleneği, ahlaki kodları aktarma işi uzun süre tarikatlar ve fütüvvet eliyle gerçekleşti.Mistik ve sorgulanamaz yanı eleştirilmesine, sınanmasına, derinleşmesine, yeni sorunlar karşısında yeni cevaplar üretmesine engel oldu. Bugün toplumsal hayat için bir takım referans noktalarına ihtiyaç duyuluyorsa, bir geleneğin devam ettirilmesi isteniyorsa bu mistik örtünün akıl karşıtı tavrının en başta sorgulanması gerekiyor. 



22.04.2016

Hiç yorum yok: